19 Aralık 2020 Cumartesi

flask paralizi ve çocuk kalbin içinde kül tablası

 dünyanın toz hali saf hali bez hali hiç geçmeyecek gibi duran hayali

bir zamanlar ben de çOkkk sevmiştim ammma! zaten unuttummm! gitti hali...

verdiklerini geri al istemiyorum seni.

hala aynı çocuğum ve gittikçe daha da çocuğum okul servisinde kulaklığını insanları görmezden gelmek için kullanan ve last.fm'de sürekli günde 40-50 kere cemiyet scroplayan çocuğum. hala çocuk kalbim var ve kırık sürekli hiç iyileştiremedim çünkü korktum acıdan aldığım ilham ve pis iştah kapanır diye dünya hala toz halinde bazen bez halinde ben kanvasın üstünden boyaları ovuştururkenki bezle;;;;;;;;;;,,,,,,,,,,, değişen şey artık daha çok korktuğum, kendimden yapacaklarımdan ve yapmak istemeyeceklerimden önüme çıkacak engellerden ve sıkıcıbirine dönüşmekten daha çok erkenken,,,,,,'''''''''daha çok yaşayacakken ve muz çoraplar giymeyecekken. 

sürekli orda duran künt bi ağrıyla korkuyorum künt bi korkuyla ağrıyorum ve ismet özelle ağlıyorum çünkü çok güzel bazı lafları ve aklımı uçuruyor yerinden^////////////// yazmak çok zor geliyo yazmak çok ağrıtıyo kollarımı eski günlüklerimi okuyorum bi yerden sonra her şey silik ve sesli,,,,,,,,, hem silik hem sesli. ses kayıtları sesli mesajlar sesli twitler ve videolar her şey o kadar hızlı ve sentetik ki kusmukla doluyor apexi kalbimin.

ash tray stray dog dog wup doc

ayağımı yere bandıran ve sabitleyen bi korku bazen de. her zaman belli bi miktarda kasılı duran popo kasları gibi tonüsü yerinde işini yapan postür kasları gibi ve sanki o korku giderse flask olurum ya da daha kötü ne biliyorm usun rigor mortis

bi anda diogoyu özlüyorum çünkü çok içerlerdi ona diego dediğimde çünkü onunki o ileydi ben nebileyim hiç olmayan abim gibiydi ben ne bileyim ve para biriktirip ankaraya gelecek ama ne zaman ben ne bileyim. (ankarayı ancara diye yazıyor)


we have to talk about alice phoebe lou..............ok ok....... sometimes.......

17 Aralık 2020 Perşembe

hedolandde bir perşembe gecesi iç savaşı

beni tanıyan biri deep down bilir ki ikilemler içinde yaşayan ikilem kraliçesi ikilem bağımlısı iklem delisi bir insanımdır evet yeterince ikna edici olduysa latest ikilemimize gelelim. açık seçik konuşamam çünkü zaten fazlasıyla sonralarda tarafıma kullanılacak şeyler paylaşıyorum internette ve bilirsiniz ki i should quit internet ve thats enough inthernet for today and forever o yğzden bu ikilemimizi minik parçacıklar halinde krem karamel gibi ya da chocolate chips gibi minik minik minişşko minişko betimleyelim ama şimdiden sıkıldım ve unuttum ne olduğunu

so next up we have:,.

yalan dolan ve unutulmuş hisler köşesi:
*insanlara acırken aslında acımanın altında kendimi onlardan iyi ve üstün görme olduğunu farkettim ve bu beni çok fena çarptı demek ki dürüst değilim ve iyi bir insan zaten değilmişim,,,,,,bencil ve gözünü dünya meselelerine istedğiğ kadar açan istediği yerde kısan biriymişim ve kendimi rahatlatmak-durumumun o kadar da kötü olmadığını kendime göstermek ve büyüklük taslamak için diğer insanların acılarına ve aşağıda duran yönlerine ihtiyacım varmış:
1: rutubet
2: ağız kokusu
3: düşük iq
4: mutsuz ses
5: başarısızlık
6: kötü ilişkiler
7: dümdüz insan olmak
8: egzema

üşüme güncesi köşesi
gecenin bi tarafından diğer tarafına çok üşüyorum ve sana ilgim olmadığını nasıl anlatabilirim kendin anlasana şerbete bastım çorabımla ve şimdi çok üşüyor ayaklarım

nevresim güncellemesi köşesi
sonunda beyaz nevresim aldım ve benim gibi pasaklı ve umursamaz bir insan artık çok umursuyor beyazın kirlenmemesini saçımı boyadığımda yatağa kafamı sarıp yattım sonra yastık kılfıının üstüne örtü serdim başka gece yatmadan önce dudağımdaki bordo ruju sildim ve en sevidğim aktivite olan yatakta yemek yerken bir şeyler seyretmeyi erteleyip tamamen bitirdim?? (beyaz nevresimi değiştirene kadar) ve bu aktiviteyi boynumu ağrıtacak olan masaya taşıdım was not so leziz.......................

project birikinti köşesi

çöpe atılması beklenen 3 kolyeyi sulu kile batırdım ve kille kapladım 
içi boş kare içli demir boruya killi kolyeleri tutuşturdum (başından ve sonunda sokarak) 
böylece kurudular
nereye gittiği bilmeyerek sulandırdığım kili fırçayla üstüne katman katman kurutarak sıvadım
ince ince katmanlar
hepsi de çatladı
beyaza kuruyan kile sarı ekledim
yine çatladı katman
son katman yine çatlaktı anlayacağınız
sonra dahi olduğum için uhu sürdüm çatlak yerlere ve bi kat daha geçtimü
uhunun verdiği efekti çok sevdim ve bazı yerleri akıttım, sanki sarkıtlı mağaralar gibi ve zaten biriken katmanlar da doğal bir mağara gibi tortular ve sarkıtlarla dolu
her gün bi kaç kere kil katmanı ekledim ve artık kütleler halinde lombur lumbur blop blop büyüyordu birikinti
sarıdan sonra aynı kile kırmızı ekledim, kuruyunca rengi daha da soluklaşan bir turuncu oldu
sornaki günlerde burnt amber ekledim
ve en son bugün aynı kile kobalt mavisi ekledim aşırı güzel bir toprak rengi oldu
birikinti gerçekten doğal bir "earth" parçasıydı artık
sim ve alkol ile fıs fıs fıs fıs
dağıl susam dağıl,,,,,,, yarın biraz da mürekkep 
sonra dikiş ipinden boğum
en son sim sim
doğal simli mağara kesiti
birikinti
işte o birikti ve bitti

2 Aralık 2020 Çarşamba

boynum ağrıyor çok feci yine

 bir eğlence tozu üfledim gözüme kaçtı

hey hey!!! artık arkadaş mıyız seninle palyaço kız?

%kraşlar kraşı

hey hey!! artık birlikte dondurma yer miyiz? 

erimiş dondurma

hey hye!! naber!!

in o ağaçtan


seni biliyorum çünkü söylemiştin bi kere

ağlamıştın çok fazla

araba dikmen tepede

ne diyeceğimi nerden bileyim

suisit birine


çok korkuyorum eğer bir şeyler eğlencesiz olursa diye

renkli ve hareketli

rengi olmayan şeyler var çok üzgün

griyi çok seviyorum sarıyla birlikte

mor sarının nesi oluyordu


kauçuk düşüyor

internet yaşlanıyor

hedo yaşanıyor

köpürüyor pastalar

gothic islamic rave

getir binbir kere plastik

başucuma bir antiviral bırak

köpürüyor dudaklar

sabah uyanınca

hey! me trying to meet you!

27 Kasım 2020 Cuma

senden çok benden azalan hadiyürügit burdan

tarkanı nazan öncelden kıskandığım zamanlar evet oldu uzunca da bir zaman dilimiydi tarkanın hay hay'daki rapimtrak versenü aşırı kıskanırdım kendimi ünlü bir dinozor kadınla yarıştırırdım 5 yaşındaki kendimi çünkü tarkana deli divane aşıktım
%
klozette otururken yandaki çamaşır makinesinin üstünde duran toz deterjanı yediğim evet oldu, her şeyi tadına bakarak keşfederdim inanılmaz bir merak uyandırırdı içimde lezzetleri bile diyemem ki tatları'''''''''evet talamusuma işkenceler ve hala bazen saçma şeyler yiyerek devam ettiğim+++++oldu
+
elini eteğini ayağını çekmeceni çek üstlerinden üstümden üstümüzden çünkü sen ne anlarsın hiçbir şeyden,,,,,,,,,,sen nereden bileceksin bizi gücümüzü güçlüğümüzü gücendiklerimizi ve güvendiklerimizi,,, sen sen sen ve sen değilsin bazen çok nadir çıkıyor arasından kendini belli etmek için kırk takla atmıyorsa ve dişisine dans eden bir tavcı kuş değilse evet sen bazen bilmeye çalışabilirsin çok az da bilirsin.
&
sen çek git burdan çünkü seni devireceğiz ama keşke sen farkedip kendi leşini kendin yığılsan yere, leş leş not good karga bile yemez seni toprak bile kusar seni, sen çok kötüsün
/
bazen duraksadım, bana dedin sandım, bana desen daha uzun duraksardım bakıp dururdum küçücük bileklerine
çok küçüktü bileklerin ve kendini tanış etme cümlen ben çiroz biriyimdi
neden gitmiyorsun birkaç 100 kilometer uzaklara peşinden gelmeyeceğim işte gelmeyeceğim haberini bile almayacağım ve sen zaten artık çoktan diğer sene geçtin,
devam
(
gündeki ve önceden beri gelen sen naber baba bayadır konuşmadım sana doğru ama o kadar donumla kaldım ki kışın ortasında senden bahis geçtiğinde ve kendimle geçtiğinde bu bahis en zor
yeşilçay iç diyor iç içiçççç!!_!!_!!_!! ama nasıl kuruyor boğazım kuru kuru!!!!!!!!

ay git gitTTTTTTTTT:::::::::::::::::::::::::::::TTTTT bad habit bad habis
kimse de demedi bu çocukta pika mı var, daha şimdi çocuk değil pagofajisi var^^^^^ kwl kwl

0w0 pişmanım ama biraz da şişmaaanım....diyen şakalı hoca, hocam more like canına yandığım ama çok da değil az yandığım biraz da hiç komik değilsin ve enseni traşlarsın umarım bir gün


"göze yetecek puanın var mı ki"
"yok hehuhe"

"göze batacak bir şeyin mi var ki"
"ooo çok var"

12 Kasım 2020 Perşembe

inhale the spontaneity just to see if it exists. then die

 dış dünyada olan biten bulutlu bir hava gibi

iç dünyaya yansıması

içe çekilmeyi daha az hareket etmeyi soğuğu kabul etmek gerekiyor

kışı değiştiremiyorsun

kışın içinde pozisyon alabiliyorsun

yer buluyorsun konumlanıyorsun kaloriferlerli evinde bile

sisteme ayak uyduruyorsun

içimdeki korku bir tarafım ölüyor gibi hissettiriyor

işte kış bu 

hiç bir şey aynı kalmıyor 

döngü gibi değilse bile spiral gibi biraz

trichinella spiralis

sıkışıklık yaşadığımız yerde bakmamız gereken bi yer var

bizim de bilmediğimiz bi oda 

içinde korkular zenginlikler ve hediyeler dolu olabilir 

henüz içini açmadık

özgür bıraktığımızda inadı eziyeti bıraktığımızda açılıyor ve yaşıyorsun o odayı

insanı canlandıran değişime izin vermek 

değişim insanı diri tutar nefes alıp vermek gibi

nefes o odaya giriştir 

inhale ve exhale demeyi seviyorum

in olan şeyin ex olması böyle doğal

hale ise halo aslında

beyonce ablanın dediği 

haleni parlatmak için onu sıkmaktan vazgeç 

varolmayan şeylerin oluşturduğu stresten vazgeç

yeni senin içindeki seni bilmiyorsun

ve eskiyi diretiyorsun

kirleniyor hep ya da hiçle başlayan her cümle 

diretenler ve diretmeyenler

kendine diretenler ve dışarıya diretenler

diretmeyen tarafa geçmelisin


8 Kasım 2020 Pazar

kesinlikle vajinit

sevgili hain oğlan, damdan düşer gibi damına düşmek isterim. aklına düşmek isterim aklında bağdaş kurmak isterim hep aynı dertten muzdarip olalım isterim hep aynı yoldan yürümeyelim

hep aynı değişiklikle hep aynı farklılıklar olsun aramızda. sürekli farklı her gün yeniden tanıştıran bizle seni sizle beni, beni benle ve sendeki benle tanıştıran bizi. ah halil cibran, küçük kocaman bilge ıslak kaygan,,,,,,;;;;;;,çok güzel lafları var çok alıntı yapan biri olsam hep döişerdim buraya ki. alıntı yapan biri olsam kendimi hiç koymazdım ki,,,,,,ne sözler var söylenmiş olan ne adımlar var millerce gidilmiş.

6-6-6

9-9-9

asla olmayacak bir şey varsa, asla olmayınca görmek isterim onu, çünkü asla olmayana kadar belki olabilir. ihtimaliyle yaşanabilir. şimdiden bu kadar kararmış karalar bağlarken neden kör gibi bakayım karaya, kara da güzel kara da evim, karalar kara su-su-su...su uzakta-karalar hep-su gelse-karalar hoşgeldin-su*su*su-su gelse su0su0su

umanın kılıcı belimizde değil mi en son bıraktığımda oradaydı. belimizden indirmeyelim de kullanalım arada, bazen çok keskin şeyler isterim, derinizin üzerinde parlak yaralar açmak için, o kadar güzel kanıyordu ki saramadım, simsiyah bir kan, oksijensiz, o kadar güzeldi ki kapkara, tadı nasıldı kim bilir hep merak edersin, o kadar boğuldum ki karalığında, bu şehrin berbatlığı bile daha az kara yanında.


çirkin çizikleri ve sakız lekelerini kapatmak için yapıştırdıkça yapıştırdın ama artık yüzey masmattı. mas mat. ben ise her şeyin en azından biraz cilalısını severim. sana güzel bi cila çekelim,-,*,- lan parlak 

ben ise şimdi çok aydınlık haldeyim boğazımda kuruluk var ama su içince kaşınıyor daha da. fungal fun girl fungal enfeksiyonlarımın baş tacı ilk dostu son yolculayanı, seni seviyorym sıcakbir yaz gününden beri birlikteyiz, istanbul turizm sen ben ve en ön koltuk, kaşınan şeyler eriyen dondurma, gittikçe erotikleşen hikaye ama aslı hiç öyle değil aslı, aslı, aslı zıvanalı geçme tekniği nedir bilir misin aslı,

çünkü

bu şiir

birbirine geçmiyor

7 Kasım 2020 Cumartesi

in the bushes

 how could i

how could i! eye!

how could

how could i leave you

how could i leave

you

in the bushes 

with your demons and diamonds


you

you were

you were about to

you 

were about to

leave me 

in the bushes

with my prayers and Petrifiers


how could some1

HOW COULD U

HOW COULD SOME OF U

let the words burn

in their lack of hormones


prayers and petrifiers and party animals

democrats and kitty cats

i would

i would

i would come to your place

to burn my elder books


u were

U fckn were

so 

u were so admired

and i was a little boy cat

surrending with ur boycott


how could someone leave me

leave me in the bushes


hold back 

and forth and back

and u fucken pushed me 

back and forth

and back

good fortune

good thief

good cat

mischief



9 Ekim 2020 Cuma

everyone wants to be a cowboy GRAB UR GUNS boi

hayal kurup sonra hayalleri tekmelemek çünkü kendi gerçekliğine sadece sen girebilirsin yanına iki eşya alma hakkın var, ama insanlar eşya değildir. 

&

bir zindanda iki tane ejderha olmaz çünkü prenses biriyle bile başa çıkamaz. orada günlerce paslanır, saçları bükülür, zihni kırışır. neden hep onu kurtaran babasının soyluluğundan nasiplenen boklu prenstir? çünkü kırılgan çünkü korkudan altına işeyen egolar var. her masalda kızımızın annesi yok, babası büyütmüş------babasından hop prense düşmüş. nerede kadın kurtarıcı annem en güzel kurtarıcı bir tek kendini kurtaramadı? yoooooooooooook korkudan işeten donlar anlar.

o kadar güzeldi ki, güzelliğinden utandın, o kadar mutluydun ki başka günler mutlu olamam sandın, o kadar güzel kesiyordu ki, ellerimin etlerini. ellerin kurudu ama merhemi o sandın....................çok kötü benzetmeler ve damağıma yapışan sözlerin var............küfürlü mektuplar eksik etek sözleri gibi..................ve türküler çok eski türküler gibi..............................ilgi ne tarafa çekiliyorsa oradasın.....hayırdır kendime ne zaman dürüsttüm?????_________sen kendi gerçekliğine bile giremeyenlerdensin,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,00000000 zor ve vakit alıcı ama ne yalan söyliyim kendimi çok seviyorum. fakat çooooook güzel seviliyorum, kendim tarafından.

both sides are burning, i wanna lick the rest of ur iceKReam+++++++++coz i FUcking I earned it


3 iqlu olmadığım sürece gereken alet erdevat bu kelime çok doğru durmadı yazında ardevat? ervedat? er vedat? (asker gibi yani gülsenize)) gereken alet erdevatı -ill stick with thatü- alırsam linol basmayı becerebilirim. yeter sündüre sündüre kaç yıl geçti hedocum. bir linol master senpai edindim kendime adının deniz olması dışında hiçbir sıkıntı yok, he bi de yeditepe mezunu olması dışında......bu kdr benzerlik yeter. aşırı güzel AŞRI GÜZL linol baskılar yapıyo. ben de sonra kalkıp ciddi bi şekilde denedim 6/10 oldu. 10/10 olana kadar yakasından düşmem artık. eksikler: merdaneyi iyice ama iyice boyanın üzerinde debeleyemiyorum-boya dökmek için boş büyük bir cam yüzey-baskı için bezler-çünkğkü motif örüntüsü istiyorum bir kare bezde-eksikler bunlar so far. kids see ghost sometimes as we all agree.

Kids see ghosts sometimes
Kids see ghosts sometimes
Kids see ghosts sometimes
Spirit, moving around, just moving around
Kids see ghosts sometimes
Kids see ghosts sometimes
Kids see ghosts
Spirit, yeah that's the king


15 yaşında herkes pogo yapmak ister. bazıları baya uzun zaman sonra da pogo yapmak ister ve nihayet yapar ama çoğu insan 15 yaşından birkaç uzaklıkta elenir bu fikirden. %60ı diye sallama hakkını kendime güzelce yedirdim. oh iyi yedik he. çökertme kebabını simitle yapmışlar oyYYYy.. zor bir yemek. 


Dynamite, dynamite, clef I got the cash

CLEF I LOVE U: I ALWAYS LOVED U BABYman. UR THE ONE: uwas theone.

9 Eylül 2020 Çarşamba

kolay lokma

 kendime minicik plastik stresler

işte şimdi başarıyorum

başarmak inanmaktan önce miydi sonra mıydı

bu bağlamda, farketmez yaV!



su içmediğim içindi baş ağrısı işte şimdi geçti geçecek kendime kocaman minik hayalkırıklıkları yaratıyorum elimle koymuş gibi şimdi orada değilse yanacak, yan yan yaptığım tüm kötülükler---küllerinde boğul çünkü içine çekecekçookçok şşey var......çok.


işte şimdi çok da güzel tadı içilen ilaçların 3-5 bir şeydim yolculukta kustum kustum çok kustum yol kenarına kolumun kenarıyla sildiğim kusmukları kustum şeffaf kırmızı şurup vardı hepsini kustum bağırırken babam içsene diye, işte şimdi tam şuan içilen ilaçlar o kusmukların şerefine çok güzel! kalpol! kaaaallllpppool!! seni hala içmem çok şekerli acı ilaç!!! sen şurupsun şurup içmek demek gibi bir şey arapçada, şarap da öyle bir sürügarip çekimi var beni nasıl buldunkumaştan sulara attım kendimi yürürken yapamadığım typolar gibi çünkü gelirgelmez yürümeden öyle çaprazlama attım kendimi kumaştan sulara ya kumaştan


bi kere şey demiştim ÇOOOOO Keskiden, senin derin en kullanışlı kumaş demiştim sana, attığım kendimi kumaşlar derinden olsa, sen ipek formuydun bütün kumaşların çünkü ben gördüğüm her kumaşı öpecek kadar saftım sersefildim seni nasıl da güzel reddetmiştim 23 nisanda necatibeyde? bilmiyorum o zamandan sonra geldin mi bir belediye turuyla ankaraya bilmiyorum annenle de hiç tanışmadık zaTENbilmeme gerek yok sana dair insanları---------sen de kayıpsın boynundaki tasma gibi hedo yazan,,,,,, ne yazıyo boynunda b****, hiiçç.... ben de senin gibi gizledim beni, benimkinden ve aklıma her geldiğinde çapraz sinapslarımın kazıklarından..kendimi hissetmiyorum ama en çok hissetmediğim şey bu değil, en çok midemi hissetmiyorum çünkü ekmek bastım mideme göz kararmalarım geçsin diye ayyyyyyy çok seversin beni ve ekmeği. ikisini de sevmiyorum yarım yarım, az çorba gibi. kalanını seviyorum. hiççççç istemiyorum bu iki uca aynı anda çekilirken ortada kalmaya çalışma savaşını hiç sevmiyorum tek başıma uzunları yakmayı, masada küllükte, yolda seni bırakmışken evinin iki sokak altında köşe başında seni hiç istemiyorum parçalamak-seni parçalamak artık hiç çalmamak gibi en sevdiğim şarkının başını. o kadar uzakken iki uca hangisini daha çok istemiyorum diye düşünmek iki taraf da yakarken parmakuçlarımı ne anlamı var elimde kalan ekmek kırıntılarının. senin kırıntılarının karnımı doyurmaya çalışması çok içten bir çabaydı sen ellerimi tuttun dirseğime kadar sonra bir anda saldın uçtan uca, hangi en sevmediğim uca çarptım? keşke ikiden fazla uçolsa da kafam daha çok karışsa, beni tutanlar tutmayınca özgür olacağım sanıyorum ya kafamın içindeki tilkilerle çok özgür olacağız ya, o bi yalan. uzun süredir gözümü kapattığım bi yalan. işte sen en az üç kere form değiştirdi son onaltı dakikada, işte sen hep aynı sen değilsin ama hiçbi özne bir şey ifade etmiyor bana, işte sen şimdi beniz, sonra 23 nisandaki sen, sonra boynunda hedo olan sen, sonra bir türlü sadede gelemediğim sen, kandırdığım sen, affedemediğim sen, affetmeye çabalamadığım sen, asıl suçlu bendim olan sen, sen bir sürü ve sıvı akışkan,,,,,,,,ordan oraya dedim ya aynı anda bir sürü şeyi düşünmeyi eşit dağıtamadığımda her şey çok hızlı oluyor ve kalıyorum bir kutu dolusu senle--------------sen sen!! benden geçen ama benim gibi sen. 

4 Eylül 2020 Cuma

d for dost

 aşırı fazla sorum vardı içimden tek tek saymaya çalıştığımda hep eksik kalan sorular oluyor, artık unuttum bazı soruları. her zaman sadece sorular vardı, can dostum dedi ki eğer sorsaydın çok tatmin olacaktın-ama olma-bırak gitsin-bunu başarmak zor dedi. artık ağırlığınca dertten ipekler geçirmiştik üstümüze, beni iyice o anlar gibiydi, aynı derdi giymediysek de anlardı beni, hep anladı-yargılamadan-şeffaf-dobra dobra, gerektiğinde uyardı-dinlemesem de dönüp dolaşıp ona anlattım yine dinledi ses çıkarmadan, 

birlikte ağladık bunları konuşurken arkada hatırlamadığım 70ler filan türkçe slowu vardı, o sever çünkü.

o kadar incedir ki ruhu, çok kırılır ama şakaya vurur eğer çok seviyorsa kırıldığı kişiyi.

onu gözümün önünde dururken geç buldum, çünkü dışardan bakınca ikimizin hiç ortak paydası yok aynı çoraptan çıkamayız gibiydi, içini açınca kendimizle birlikte, dostum oldu. her ince detayında yanımda oldu en sonuncu kalp kırıklığımın, yıllar sonra aklıma bu aşkım için hain oğlan geldiğinde "len şu lavuğu hatırlıyo musun" diye sorarsam en dandik yerinden komik bir anıyı tutup çıkarabilir. 

birlikte büyüdük çünkü birbirimizi sardık-onun dizleri kanıyordu birbirimizin orbitine girdiğimizde ben de dizlerimi kendi isteğimle kanatmak üzereydim, sardık kanattık sardık kanattık hiç aksatmadan, sözler verdik teselliler ettik, sonra tutup ucundan tepeden aşağı bıraktık dizimizi kanatan o hain sivri uçlu taşları.

taşlar gitti kavga bitti, eh, we still have each other, stronger than ever. 

17 Ağustos 2020 Pazartesi

 bir gün çok mutluydum hep o gün gelsin istedim bir gün çok mutluydum geçti gitti yine huysuzum

irriteyim, pişmaniye gibiyim, turşu gibiyim, bir gün çok mutluydum zihnimdeki kırıntısıyla dayandım

laçka laçka not good

bazı güçler bileklerden aşağı ki der ki bir dostum sende mantıcı bileği var, kalın,,,, kemikli biriyim 

bazı güçler baştan aşağı aşağılık, işte bu güçler en tepede, kokmaya başlar, bir torbaya doldurduğum deniz kestanelerinin kokusu gibi baştan kokmaya başlar

ki sen tek başına bir ülkenin başına gelmiş en kötü şeysin sistematik ve yanlıca-hileli ve kurnazca--git git lütfen. yoksa ölümünü beklediğim kişi sayısı ikiye çıkacak, kötülere bir şey olmaz ekolünden dolayı ölecekleri günü bekliyorum--babası 100e kadar yaşamış-ayy lütfen git artık. git git gelme.

huzurla yat ama benden uzakta

hiç gerek yok parmak uçlarından dirseğine kadar sevmeye

kutlanacak bir şeyim kalmadı sevgimiz de artık yok. 

sevgiden başka ne kutlanırdı senle, sen hala şubattasın, ben bir tur daha attım 12 parçalık. sen hala bazen bazı yerlerde kalansın, huzursuz da değil mutlu da değil. bir gün çok mutluydum sen hala ordan kaçaksın. senle değil-senlikle değil-fikrinle-yollarımız ve yapamadığımız laçka sanatlarla-odanın bir duvarında eşek resmi-nasıl da üşenmemiş minik markerlarla çizmiş-kiracısın 3 ayın kalmış-canlı bir performanstı benim için o duvar-sen hala aklımda net olansın bulanık gözlerle bile baksam-sen hala uçkurumun bebeğisin minicik-sonra nasıl kıyıp boyadın duvarı-çıkamam böyle depositodan keser dedin-çizmen boyaman ve silmen kendini benim için canlı performanstı-sahne sanatları ve mantıksız drama-sen kararsızdın ben ısrarcı-hadi şimdi sen açıkla-terapistin olamam ben senin dediklerini-artık olabilirsin aile değiliz-özel ilişki yok-artık her şey olabilirsin her şeyim olmaktan başka-lütfen git git git

8 Ağustos 2020 Cumartesi

2020 yaz=güncelleşmesi

sahilde meditasyon eyledim. ellerimde kristaller yerine deniz taşlarından iki tane rastgele

denizin ve ortamin enerjisini en iyi onlar sakladığı için

içinde içinde

derinlerde oyulmuş çok güzel ince narin sakince——-

şekillendir

kendini zihnini sahildeki çocuk sesini 

şekilden şekile

bedenler arası uçan minik casper

akışta ve anda duran minik hedocuklar

baloncuklar ve palete giren taşlar içinde

bir süre sonra cırlak çocuk sesleri

ritime uyuyor


babam oo bizim hedo gitmiş derken bulunduğum konumu unutuyorum. babamla aramda çok fazla mesafe var gibi hissediyorum. minik gülümsemeler

taşlar zaten ısınmış-daha da ısınıyor avcumda

ah biraz daha yere dökülmüş palmiye kavuğu bulsam

birkaç setlik resimler çıkarırım. 

MARKER PAD’e POSCA ile ÇİZilMİYOR. uçları bozuldu full depo yeni poscaların. sinirliyim ama mediteyiz hedocum sakin ol!!

takriben 15dk’da çıkıverdim yine andan...çok iyi çok. yazıklar olsun/////tebrikler!!



artık en sevdiğim ressam zeki müren-:

bodrumda müzeleştirilmiş evini ziyaret ettik, hiçbilmiyordum msgsü’de yüksek süsleme bölümünde okuduğunu. sahne kıyafetlerini kendi tasarlaması bu marifetinden geliyormuş. müze evde 50-60a yakın desen tablosu vardı orjinal isimlerinin yazdığı kağıtlarla. hepsinin hüzünlü-kalender-arabesque başlıkları var. tekrarlayan örüntülü şeyleri sevmem ama çok güzel çizimler vardı. artık en sevdiğim ressam zeki müren? hehehe fahri olarak. 


birkaç görsel ile şenlendirelim bakalım blogu:

sekizyılsonra----o hep istediğim şiirdeki yeşil saçlı bataklık kızı oldum. &&&&&&&& ama gözlerimde ibni sina bozukluğu yok hala.her gün denize girmekten----mavilerin yeşile akmasından-----6dan fazla ton olmasından----filtrenin suyu geçirmesinden---ve hayatın doğal sebeplerinden dolayı yeşil saçlı bataklık kızı oldum. bu durumu görselle şenlendiremem hatta konuşmamalıyım da muhtemelen hakkında. ama bilirsiniz kendimi durduracak değilim.


----BİR DİĞER SIKINTI: en yakın fotoğrafçı 27km'de. nasıl böyle bir hata yaptım bilmiyorum. yanımda iki makine ve baya zaman önce aldığım bayat kodak gold 200 var. gelirken yolda sürekli fotoğrafçı bulalım filan dedim ama tembellikten actual olarak bulmadık ve ilk sprocket denememi bayat filmle yapamam (hem kıyamadığım için hem double exposureda nasıl durur bilemediğim için büyük risk) asıl kerizlik: zamanında film depolamamak!! tabi çakal fujifilm baktı analog fotoculuk tekrar revaçta (special thanks to üsküdar eminönü (?????????) kızları :@) hemen zam yapalım. ulan öküzgözü herifler 10 lira zam nedir şakka-da-nak????????? bir zevkimiz vardı en ortasına tükürüldü. bir sprocket deneyimi için (18 foto*) 30(film)+35(banyo tarama) tl gerekiyor, en azından o da. çok yanlış zamanda düştüm lomo batağına. artık sadece süs olarak duracaksanırım ben parayı kırana kadar//


21 Temmuz 2020 Salı

anıtsayaçta bu kadar kadın ismi yeter

sevincimiz-üzüntümüz iç içe geçmiştir bizim
kendi hayatında mutluyken ve her şey yolundayken bile
durduk yere-bir anda hiç tanımadığın bi kadın için üzülürsün
hiç tanımadığın bi kadın için gecelerce gözüne uyku girmez
her zaman hazırlıklıyızdır bu yüzden
mutluyken bile bir anda üzülmeye
her acıya her kötü habere çok hızlı adapte oluruz
sonra bağırırız avazımız çıktığı kadar
sonra gecelerce gözümüze girmez uyku

birhanın dilinde tüy bitti,
aslının dilinde tüy bitti,
benim ve senin dilinde de tüy bitti
değişen tek şey isimler
herbirinizin parmak uçlarında kanımız var
çünkü kanımız da gözyaşımız da birlikte akar bizim
hiç tanımadığımız kadınlar için.


29 Haziran 2020 Pazartesi

Sayko ve Delik Rüyalar 8 /şu zamana kadar en sayko/

bir cuma günü okuduğum ilkokulun (şuanki yaşımdayım) kapısından dışarı çıkıyorum bahçede istiklal marşı okuyan çocuklar var onlar dağılıyor. çocukların yanında iki tane kurban var aslında derisi yüzülmüş gibi duruyor ama canlı, yürüyorlar. allah allah deyip devam ediyorum, okulun içinde beni sevmeyen kızlar var, okulun karşısında eski oturduğumuz ev var, okulun bahçesinden çıkıp eve doğru yürürken arkadan ses geliyor bakıyorum, pencereden bir kız dürbünle bakarak kameradan beni çekiyor, çaktırmadan, paparazi gibi. ona aldırış etmeden yürüyorum, karşımda siyah cübbe giymiş önünde altından sembolik desenler olan saçları simsiyah upuzun kafasında takke gibi bir şapka olan bir kadın var, ve uçuyor elini kolunu açmadan dümdüz havalanıyor yukarı doğru, biz şaşırıyoruz, zikzak hareketler yaparak füze gibi baya yukarı gezegenlere doğru gidiyor, o arada ben arkamı dönüp beni çeken kıza "hah asıl bunu çek bunu çek bu işte önemli olay ben de bir şey yok" falan diyorum.

şaşırıp geçtikten sonra yola devam ediyorum, ve yana dönüp bahçeye geri giriyorum, arkadaşımı da görüyorum okulun binasında pencerede duruyor, arkamda okul var ben yürüyorum yürüyorum ve bir anda perdeden bir siyasi harita üzerinde yürümeye başlıyorum, kocaman bir imgesel yer küre üstündeyim, gidiyorum gidiyorum ve dağ gibi olan yerler var yüksek yerler var oraya tırmanmaya çalışıyorum ama bi yandan da çok gerçek boyutuna ulaşıyor ve gidemiyorum oralara ayaklarım kayıyor böyle muşamba gibi bir şeyin üzerinde yürüyorum aslında. üzerinde ülkelerin yerlerin isimleri var, toros dağlarının oralardayım. gitmeye çalışıyorum bir türlü istediğim yerlere ulaşamıyorum. okulun bahçesine geri gitmek istiyorum aslında arkada okulun bahçesi duruyor ama önümde artificial şeyler var. artık yana ve yukarı gitmekten vazgeçip düz gideyim diyorum ve biraz gidebiliyorum yer çok kaygan ama gidiyor. sonra bu kocaman dünya küresinin üstünde, o kürenin yarısını kaplayacak kadar büyük bir Buddha heykeli var, mozaikten yapılmış. sürekli şekil değiştiriyor, inceliyor kalınlaşıyor ve bu arada çok hızlı bir şekilde dünya dönüyor, ben kendi içimde dönüyorum yere düşüyorum falan, ben bu arada şeyi anlıyorum tabi o okulu mokulu geç ben şuan transa geçmiş bir şekilde meditasyon yapıyorum, bunu rüyadaki benliğim anlıyor ama bir türlü bunun içinden çıkamıyorum. sonra diyorum ki "ben bir şey yiyordum, beyaz mentos gibi bir şey şeker yani.. tatlı bir şey bunu yemeyi bırakırsam belki durur bu şey" bu arada aşırı bir hızla dönüyoruz Buddha dönüyor ben dönüyorum, Buddhanın üzerinde farklı şekiller çıkıyor, hallüsinojenik almış gibi. Buddha büyüyor küçülüyor, Buddhaya da ulaşamıyorum olduğum yerdeyim Buddha dönüyor ben dönüyorum dünya dönüyor. böyle baya bir zaman boyu meditasyon yapıyorum. artık kendi vücudumu biraz hissedebiliyorum çünkü bu işin içinden çıkmaya çalışırken aşırı başım ağrıyor, zonkluyor artık diyorum "nolur bırak beni Buddha gideyim..." hani Buddhaya yalvarıyorum falan, ondan sonra şekeri hatırlıyorum, yarısı kalmış uzun bir kamış şeker gibi bir şey, çiğnemeyi bırakırsam ya da tükürürsem ağzımdan, uyanırım diyorum. bırakıyorum, uyanıyorum gerçekten de. gözümü açtığımda tapınakta olduğumu önümde kocaman boyum kadar bir vazo olduğunu görüyorum. küp gibi bir şey ona çarpıyorum "ah uyandım" diyorum ve rüyada uyanıyorum başım hala dönüyor, o mekandan çıkıyorum ve direkt odama ulaşıyorum, odamda baktığım yirmiye yakın bitkimin hepsi ölmüş, bir günde olduğunu düşünüyorum hepsi kurumuş.

6 haziran 2020

çöp çöp not good

HER ZAMANKİNDEN DAHA KALABALIKKEN EN SON MODEL YALNIZLIĞIM

elimi attığım elimde kalıyor

BAZI ŞEYLERİ ÇOK İYİ HALLEDİYORUM. KAFAMIN İÇİNDE ÇÖZÜLÜP GİDERLER.
BAZI ŞEYLER ÇOK KONUŞULMALI SUSULDUKLARI KADAR BÜYÜRLER.

ÇIK KAFAMDAN ve icloud hesabımdan. ban yedim internetin içindeki minik dünyalardan.
hakkımı nasıl arasam kimse ses etmiyor, kimse umursamıyor. her şey içinde birikti yıllarca şimdi göremiyorum onca anımı. instagram senden nefret ediyorum. seni terkediyorum sen banlamadın beni. içim o kadar bayıldı ki bundan bu kadar bahsettiğim için de kendimden kusuyorum. kendimi kusuyorum.

behance ya allah bismillah :/

2 hafta sonra yavrum dedi bana, gözlerim doldu içime ağladı, içim güldü ve dışıma da vurdu. vurulan güzellik, seni özlerim sana bir şey olduğunda. başka küçük dertler ama belki de yeni kapılar açıldı. herhangi bir konuda alaylı olduğunda netwoRK kurmak çok zor, hedo zor sever hedozor, dinozor gibi gereksiz açıklama.

köpekler kavga ettikten takriben 2-2,5 saat sonra kuşlar dedikodu yapıyor. bugün hızlıca kafa senaryolarımda birileri site parkında kavga ederse polisi ararım, kesin çok yavaş gelir, tam olarak yerini nasıl tarif ederim nizamiyeden, sağ sol bilmiyorum ki, yazdım.

1,5 ay sonra özledim dedi bana, ilk ben dedim şaşırtmadı, birkaç şey söylesene bana, söylecekmiş nelerse. kesin söylemez. ona o kadar dürüst bir defter tutmuştum, bana yazdığı birsürüRRü şey varmış ama vermedi, karşılığında değil ama ben vermişken bile vermedi. kendini kötü bir duruma sokarmış, 24/7 bad trippy.

koyan şeyler: o kadar mükemmel kişilerdi ki hayalimde şimdi nerden bulacağım toparlayacağım bir araya, kırık kalpli biriyim, ve pasaport fotoğrafım seni korkuttu mu facebook çalışanı uygar, bad karma, bad bad not good karma, wu tang clan'lı headerım da kayıp şimdi, al münasip yerlerine ovuştur instagram, sana böyle seslenmesem ii insan bile değilsin, haysiyetsizsin. sinirliyim ama her şeyde hayır var behance inşallah 2-3 yıla instagramı solda sıfır bırakır, aşırı kaliteli arayüzlü ve vizyoner bir ortam, keşke bir sürü kankim olsa ordan (+.+) keşke. uhuffff....


26 Haziran 2020 Cuma

geleceği beklerken geçmişle araya ne koysam sorunsalı




ne zaman nasıl neyi yazarsam yazayım kendim için yazıyorum. cebimdeki taşları boşaltmadan çoğunlukla

ağırlığıyla batsam ya

hayır
hayır
batmak yok yüzeye yüzüyorum kalan son nefesimle evet diyorum yüzey ne kadar da yakın
ver tüm nefesini birazdan gelecek yeni taze bir nefes ve hoooop deniz üstünde yeni bir deniz. ya da bazen deniz üstü hava ama oksijensiz
şaka şaka diyesim geliyor umutsuzluğa kapılmış gibi olunca
aklıma biri gelicekse elim sana gitmeyi kafandan çıkar

the blaze avrupa yakası karabuğdayın en güzel hali sabah mırıltısı aliş gıcık  uyku kaçar ağlama krizi sokulmak avunmak anı kurtarmak sonraki anı daha da mahvetmek sabaha karşı soğukta sessizce eve dönmek sarılıp ısınmak tamlık eksiklik hissi björk mon roi gülme krizi kendini sorgulamak çok bağırarak boş konuşmak sabah ne yesem bozuk param var mı dersim kaçta iyi geceler kardom görüşürüz apartman sessizliği kapıdaki köpek arabanın dışarıdan soğuk olması titremek başına şapka geçirip uyumak kömür saçlar ve tırnak araları saç kremi kokuları


25 Haziran 2020 Perşembe

hedodan dünyaya

etnik çığlıklar
isterim dünyaya elim dokunsun
her çocuk bilsin beni
burada bir hedo vardı
bizim için gelmişti
şehrimize gezgin festival gibi
hep hatırlarız onu
gülerek ve bombeleşmemiş karınlarla
mutlu ve yerinde kafalarımızla
hepimizi çok sevdi
biz de onu sevdik teşekkür olarak desinler
isterim bilinmeden gittiğimde
bilinerek dönmeyi
bir gülücükle
bir hoşça kalarak gitmeyi

14 Haziran 2020 Pazar

mutsuzum mutsuzum mutsuzum mutsuzum mutsuzum bunu nasıl anlatabilirim mutsuzum

kimse yok dinleyecek ve aslında anlatırsam var yan kulakla dinleyecek
ama anlatmak istemiyorum
bir yer arıyorum varmak için yol bomboş ve bugün ters şeritte gitmem gibi önüme bir anda ışıklar çakacak bomboş
ama anlatmak istiyorum
olmayan birine. kimse kimsenin ruhsal çöküntülerini dinlemez. eğer kalbini parçalayıp ona verecek kadar bağlı değilse. böyle birine de hayatımda yer yok. böyle biri de lafta parçalar kalbini yine de dinlemez seni sadece kalbini parçalama eylemi ona ne kadar cesuryüce gönüllü olduğunu hatırlatacağı için egosu yaptırır işte bu parçalama eylemini. kalbini kendisi için parçalar. kendine ilham olsun diye. iki gün sonra ghostlar kalbini verdiği kişiyi. o kadar akıllandım ki kalbini parçalayacak insanlara karşı. hem, hem, hem neden NEDEn ona anlatayım ki. hem hem hem neden bunları lafa dökeyim ki. neden kafamın içindeki dişlilerde dönüp durmakla kalmasınlar ki. sadece rahatsızım derim dahil üstümdeki her şey beni irrite ediyor. bağlar ve destekler. ipler ve dikişler. ipek ve kanvas. kim istemez ki bir ketenin üstünde eğrilip büğrülür, yoğurulup kurulup, uzanıp kısalıp sırtını kaşımak. ben isterim şuan o kadar kaşınıyorum ki. nörolojik egzemaya gidecek kadar kaşınıyorum eğer bu kadar sevmesem derimi parçalamaz mıydım binparçaya


gelecek harika gelecek kimse farkında değil her şey o kadar iyi olacak ki.

her şey değişiyor uçan sinek bile
ki ben sinekleri severim yazıktır onlar çünkü
kim kendi isteğiyle bokta gezer ki
sineklere yazıktır
yazık olan sineklere



ıhlamur ayva yaprağı hala çok kaşınıyorum çin expresi ve hızlı çin hala tırnaklarım yolabilir bulduğu her yüzeyi

*bir kere gördüm ve seni görmeyi beklemiyordum bile sadece sana kızmak ve hesap sormak istiyordum bana nedenbozuk kamera sattın diye. o kadar kibirliyim ki bozuk değilmiş kamera ve sen çok iyi biriymişsin. aklıma gelip duruyorsun özür dilerim sana kaba konuştuğum için pilim bitmiş meğer widen sarıyormuş filmi ve kendi suçumdan dolayı dokuz pozum gitmiş alnıma çakılan dokuz sentetik kurşun gibi.

*seni hep ve her istediğimde görüyorum ve özür dilerim bu kadar iyi olduğun halde sana saçma-fevri-bir saniyelik-hemen çıkışlarım için özür dilerim seni değiştirmek ve sanki sen çok kötü biriymişssin gibi davrandığım için. özür dilerim günah çıkarma seanslarıma seni katıp uykunda seni rahatsız ettiğim için özür dilerim sana olan saplantımı senden uzaklaşmaya çalışan bir savunma mekanizmasına dönüştürdüğüm için. özür dilerim hiç olmayacağı ve aslında olmasını gerçekten istemediğim için. özür dilerim sen bu kadar sakin ve rahatken ben sürekli üstüne gelip sonra sana olan sevgimi bahane ederek bundan sıyrılmaya çalıştığım için

özür dilerim bu kadar özür dilemem gerektiği için ve aslında hiçbir anlamı yoktur özrün ve aslında özür hata-yanlış-eksik-geç kalmış-değersiz demektir.

*seni artık seyrek ve neredeyse hiç görüyorum. üzgünüm her kafama estiğinde sana döndüğüm için.

*seni en çok görüyorum. üzgünüm tehlikede olduğun anlarda yanında olamadığım ve seni bundan sıyıramadığım için. üzgünüm elimle koymuş gibi uçurtmanı sana veremediğim için, üzgünüm yediğin her ekşi üzüm için. üzgünüm kalbini nereye açacağını bilmediğin ve şuurun gittiğinde seni boğan iblisler için. üzgünüm bu alnındaki eğri büğrü yazının elinde hiçbir tapusu olmadığı için. kalbim en çok sana yanar. en çok senle kavrulur.


31 Mayıs 2020 Pazar

olmaz işte



sevdiğim adamlar var artık
artık daha da kadın mıyım ben
erkeklik çağım bitti
henüz başlamadan biten her şey gibi
bir yüreği tutuyorum şimdi
hafifçe havada

güneş lekeleri olmalı insanların diyorum
hafifçe kavrulmalı tenlerimiz
sürekli ve yavaş yavaş
her mevsim kesintisiz
yaz olmalı
çillerimiz de çıkarsa bir gün
yüzünü izlediğim o günler gibi
içimden defalarca dediğim gibi
çilli güzelim
bak bana
bir kereliğine de olsa kaşla göz arasında gör beni
affet ve sarıl lütfen
içimden çilli güzelim dediğimi hatırla
o yaz kavrulmamak için sürdüğümüz güneş kremlerini
gece boyu dönen pervaneleri hatırla
şoktan indirimden aldığımız
izmir sabahlarındaki o sokak seslerini
adamların sokaklarda nasıl bağırarak sohbet ettiklerini
sokak boyu sergilenen ucuz çantaları
mahalleli kedileri
seninle buluştuğumuz o durağı
beni bekleyişini
nasıl özlemiştik birbirimizi

güneşin öyle güzel bir zafer kazandığını hiç görmemiştim. kimsecikler yoktu sokaklarda. senin şantiyede olduğun benimse özgürce dolaştığım zamanlardı. izmirde beni çeken şeyleri ilk kez orda, senin işten çıkmanı beklerken fark ediyordum. bolca sigara içiyordum. fotoğraflar çekerek ve müzik dinleyerek o sıcaktan insansız kalmış şehirde seni bekliyordum. Atilla ilhanın yıllarca her gün bindiği o vapura biniyorduk seninle. yan yana oturduğumuzda çok iyi hissediyordum. biz orada beraberdik gerçekten. senin için elimden geleni yapıyordum. seni  el işi emeğim gibi gözetiyordum. gece sıcaktan uyuyamadığında pervane hep sana dönük oluyordu. sen ferahladıkça ben de ferahlıyordum sanki. sıcak sarılmamızı engelliyor diye içerliyordum. ''gidemiyorum hiç bir yere ben aşıkken izmire'' sözünü duymak için ard arda gazapizm dinliyordum.  ben sana aşıkken senden gidemiyordum. bamya yapmıştım bir gün. yemedin. ertesi gün de yemedin. aslında severdin.
sen şantiyedeyken ben senin ufak tefek işlerini hallediyordum. bir gün uzunca bir yol gidip o böcekli evin anahtarını bahçedeki saksının altına koymuştum. ortadaki saksı. izmirin kenar mahallesi olmasa da çok iç açıcı bir yer değildi. ardından geri metroya yürümüştüm. metroya binmeden bir sigara daha yakmıştım. nasıl olsa geç kalmıştım. yeni tanıştığım bir şehirdi izmir. birkaç günde tüm durakları ve aktarmaları öğrenmiş, usb ye benzeyen o gökdelenlerle ben de dalga geçer olmuştum. ara sıra kırgınlık ve hüzne boğuluyordum. bu hep oluyordu ve hiç anlayamadım. izmirde beni karşıladığın o an bütün boğulmalara bedeldi oysa. güzelce kal. güzeller güzelim.

sevdiğim adamların bir daha önemi olmayacak. sen geçtin.
erkenden gelip geçtin.
bu dünyadan bir arkadaş z. özger geçmedi oysa

i am a poet




sanki büyük bir şeyler
ağır bir şeyler
dolu ve karanlık şeyler
rüzgarı takıp peşine
uzun yollardan gelen atlılar gibi
atlı karanlık adamlar ve karıncalar gibi
hızla
bana doğru koşturuyor
bejan matur tüylerimi ürpertiyor-aşk/olmayan
dinlediğim müziğin ritmi dört nala kulağımı yağmalıyor
yağmalanmak için can atıyorum
canım kalbimin orta yerinde atıyor
hava soğuk ve rüzgarlı
ondan mı bu atlılar
ve karıncalar
bi atlıkarıncanın içinde
başım dönüyor
atlıkarınca yine hüzünlü
rengarenk parlak ve hüzünlü
tek ben değilim
neyim var ise
hepsi paylaşmak için
yaratın beni eksildiğim yerlerimden
teker teker tırmanıp
başımın ortasına
buyur ederim sizi
sonra da kalbimin

happiness is only real
when shared

mutluluğum sizin
bölün ortadan kaç kişiyseniz
çoğalırız
ne çıkar

21 Mayıs 2020 Perşembe

çITçıkARMADAN nefesini tut/////// a tribute to my childish hedo

SADECE BENİM TARAFIMDAN 4 FARKLI KİŞİYE DUYULAN AŞK MESELELİ DUYGULARA EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ OLAN FEDAKAR BLOGUMUZDA BU HAFTA

KİMS E YOK.
sessizlik
ÇIT ÇıkARMADAN
NEFESİNİ TUT
BİRAZ BEKLE ÖYLE
sonra ver, derinin altında gezen kanı hisset
bir bebek
ÖLMÜŞ-ÖLÜ DOĞMUŞ
NEONATAL CANLANDIRMA
eğer pozitif basınçlı ventilasyon verirsen
ve hala kalp atış hızı
60ın altındaysa dakikada
kompresyon yaparsın
GÖĞSÜNE. STERMUNUN ALT 1 BÖLÜ ÜÇÜNE
İŞTE O
YANİ ve de
bütün kompresyonlarda amaç
kalbi sıkıştırıp
oyalamaktır
BASINCI ARTIRIP
akciğere kan götürmek için
bırakınca venler dolar kalbe giden,

düşünsenize hey bazı bebekler bokunda boğularak doğuyor
50 YILGEÇMİŞKEN yaptığın hatalarla
BOKUNDA BOULUP
dead inside olmamak için
belki bir ön koruma
hayatta oluşunun ilk 10 dakikasında
yaşayacak-yaşamaya layık-canlandırma basamaklarını yapmayı sürdürmeye değer oluşuna-60 yıl yaşamana gerek var mı-bokunda boğulmak mecazi mi değil mi karar veriyorlar
yaşamayı haketmek için 10 dakikan var
sonrasında istemeyeceğin kadar 10 dakikan var










holding hands backward
holding breath to death
try me
i'll show you ur day
i mean in a daring way
i dont love you
no-little-no-no-more


yetmiyor<bana
hiç<birşey
yetmiyor

visual visual visual
visual individual
duality visuality
dual visual individuality
thAT REPRESENTS ME
THX U.


ALL THE THINGS WAS: BACK to the start: hello 2013









warning: SENSATIONAL CONTENT

I JUST LOVED BEiNG 16,17,15,14. IT WAS DOPE. IT WAS PUNK ENOUGH TO SHOW the fake reality OUTSIDE WURLD. I WAS THE MOST ME OF ALL THE TIMES, AND PROBABLY WILL BE REST OF MY LIFE. I JUST LOVED BEing this out of CONTECXT EVERYTHING AND ANYTHING TBH. I WAS numb as fuck. lovely as a flower(golf le fleur). lonely as a loner. ALL I CARE WAS TYLER, CEMİYET, FKA TWIGS, LOITER SQUAD, cutting my hair really short every weekend and shaving some cool ass symbols on the left side of my scalp, stupid memes, GOLF WANG, MY INTERNET FRIENDS(shout out to ramo, nax, bighomi, neni and somemore) BEIN A TOTAL CYBER FREAK IN MY LTTLE internet WURLD, hating every teacher, callin them faggots (it wasNt offensive back in the days coz i fuckn do what tyler tells me todo), PAINTING MY TEETH PINK AND BLU. EATING LOTS OF CANDY, CALLING MY FRIENDS POSER BC THEY ONLY KNOW THE MOST KNOWN SONG OF A RANDOM BANd. i WAS COOL ENOUGH TO CALL THEM POSERS. THX U JEDIYE, thx uou <jesus crispy superstar>. THXS OU LABUNYA. i really appreciate me. bein me was cool and lotta fun.

11 Mayıs 2020 Pazartesi

nOODLE HEAD Babe come come come come to this fake wurld of me

çok güzeldik mevsim gibi.
o sonbahar, ben ilkbahar. asla peşpeşe değildik ama aramızda kış vardı, sonra yaz. oğlanımdan sonra çetrefilli, depresif bir ankara kışı gelirdi_donuma kadar üşüten beni. benden sonra, sıcaktan tenini kavuran, içini dışına çıkararak, mutlu civelek ama bazen histerik krizlerin toplandığı yıldız, yaz.

şimdi, şuan, göremedikçe üst üste, gözlerimin dolup sonrasında boşalan yuvarlaklar olmadığı bir facetime bile yok. dedim ki ona, dünya bizi sevemedi. nothing really special about us, dünya farklılıkları sevemedi, fokomeli kollarım olsaydı, onun balıkpulu derisi olsaydı, o zaman olabilir miydik birlikte? bakarsan bu kadar sağlıklıyken bedenimiz, kafalarımızın içinin sağlıksız-tahammülsüz-kaçmak isteyen-şikayetçi-mızmız-çok mutlu-duygu seli-hiperaktifliği ayırdı iki baharı, araya kış koymadan araya yaz koymadan. çünkü yazdan çıkınca ona kıştan çıkınca bana giderdik ama bizim gidecek kimsemiz kalmamıştı. biz sokakta bile kalmamıştık. biz bir çatının kırılan tuğlasının üstünde-parmak ucunda-çıt çıkarmadan-nefesini tut-titreyerek kalmıştık. aşağı bakma diyordum kurt adamlar var, aşağı bakma seri katiller var, aşağı bakma ceza avukatları var. aşağı bakma diyordum somurtan adamlar var, aşağı bakma mum ışığında titreyen kuşlar var, aşağı bakma odamda beslediğim sineği öldürmüşler ve aşağı bakma yoksa düşersin.

hiç kızgın değilim ona. neden kızacaktım ki? ince ruhundan, düşünceli ve tedirgin tavırlarından, her zaman hevesli olduğu benden, bazen üzgünken gitmesinden, gidince kendini dünyaya kapatmasından, ama bikaç gün sonra bulunmak istemesinden, onu küçük oyuncu bir kedi gibi bulup avcuma aldığımda mırın mırın ellerime sürünmesinden, güzel kalbinden başka ne vermişti ki bana? kötü bir şey var mı saydıklarımda?

hep bulunmak istedi, ben de buldum.
daha çok bulurum-gitmesene-daha hep bulurum-kal benimle.
✦❂✦
biliyorum biliyorum şakaydı. doğrusu bu/olması gereken bu/bize düşen bu/bize ayrılan bu/pastadaki dilimimiz bu/gerçekliğimiz bu/elimizden gelen bu/bu-bu-bu işte anlıyorum (eeeen başından beri biliyorum-seni biliyorum-seni biliyordum-seni bildim hep hep bildim) yeni değildin bana hep içimdeydin sadece dışarı çıktın seni sevdim seniiiiiiiseeeevvvdiiim seni daha neler neler severim-seni daha balla kaymakla beslerim-noodle'la. daha noodle yapmadım sana kendi tarifim olan-daha hiç gitmedik kendi şehrimizden dışarı-sana sushiler ısmarlayacağım daha-hem hediyeler hediyeler benden başka hediyeler var-sana dünyayı vermek isterim-her topraktan bir parça-her kültürün istediğine yakın şeyi.

arkadaş ol benimle. kaybolup gitme. azalarak gitme. hayaletim olma. benimle kal. lütfeNOlur





7 Mayıs 2020 Perşembe

yıldızların arasında hedo mırıldanmaları MOR RUJ ANIMIZ HARİKAYMIŞ AŞIRI BÜYÜK THROWBACK OMG HAYATIM BOYUNCA O CEVABI BEKLEMİŞİM


yıldızların arasına podcast ini sığdırmak değil amacım, ama içimden gelen cümlelerini yıldızların arasına asıp yanına içimden geçenleri yazmak güzel bir fikir gibi geldi

sevilmekten hoşlanan bi kedinin çıkardığı sesle seslenen bir hedo
mırmır ya da gırrr gır

ben de onu bi kediyi sevme hoşnutluğuyla dinliyorum
açık bi zihinle


****iki insan birbirine ne kadar uyabilirse o kadar uyuyorlardır yani*** ben kimseye uyamıyorum
romantik anlamda****. güzel cümlelerini buraya aktarasım geldi
güzel ve naif
bir kedi
ama farkında olan bir kedi
küçük kediler farkında değildir gibime gelir hep


senden bir yaş büyük olmam hiç  bi zaman öyle hissettirmedi
ben mi yavaş yaşlandım sen mi güzel yollarda büyüdün
bir kaç ay daha çok yaşadım senden ne fark edebilir
bu iki ayın bizi nasıl büyüttüğünü görünce çok fark edebilir
güzel yaşlanmak diye bi şey var



bir yandan çok küçüğüm ama hangi yandan olduğunu bilemedim hiç

sanat sanat diyoruz son 2 aydır falan
**EKG nin şiirselliği**
şiirlerindeki tıbbi göndermelerini hep cuk yerine oturmuş bulurum

***sürekli yapılmış olanı yapmak böyle bir baskı da zor***
**eş zamanlı buluşlar***
eş zamanlı yapılan her şey bana kadim bilgiyi düşündürtüyor
bu konu seninle konuşmak istediğim bişeydi
bilimin katılığı ve materyalizmin eksik kaldığı açık bıraktığı yerleri kadim bilgi örter bence
bunu kesinlikle konuşmalıyız. sana bi kaç video atmalıyım aklımda olan bi kaç gündür aklımda iyi denk geldi


**allahın cazası deniz bunu çok iyi yapıyordu.. deniz bi narsist. narsistliğin bi özelliği de bu değil mi***
***ona sanatımı göstermem için bi nedendi***
çünkü kimse kendini bi başkasının tanıdığı gibi tanıyamaz

nedenler ve sonuçlar
dün de bunu düşünüyordum kendi kendime
nedenler olmasa da sonuçlar hep vardır dedim dün kendime ve bunu küçük bi mantık hesabıyla doğruladım
***gizlice almiraya sır tutabilir misin diyip attım yaptığım şeyleri.. çünkü o da mesela öyle.. hani ego tatmini gibi değil ama mesela şey çok mutlu etmişti beni inspiration....****

özel miyiz bilmem
ama benim özel tanımım sizi birbirinizle tanışmadan sevdiren  ve tanışmış gibi hissettiren her neyse işte o

çünkü kimse kendini bi başkasının tanıdığı gibi tanıyamaz
***perfekşian**
**bin kere deneyip bin kere bişey yapmak**


sanatını sevmem kendiliğinden ve çabasız bir sevgi
***emeğimi sevgimi iç güdülerimi ve deneyselliğimi kattım***

eren eyüboğlunu hikayesi beni de aynı sorulara sürüklemişti
sanatçı bir kadın diye düşünmeden belli bi hayat biçtiğimiz kadın
neler yaşamış olabilir hayret etmiştim
***bu bencillik mi yoksa fedakarlık mı***
kadın bunu niye yaptı
ikimize göre ikisi de doğru
işte diyalektiğin küçük bir göz kırpması

sana hüzünlü ve mutlu bir sürü hikaye anlatmak istiyorum
başkalarının hikayelerini
ailemden duyduğum
sevdiklerimden duyduğum
bir çeşit mücadelesi olan tüm o insanların hikayelerini benim gibi hissedebilirsin biliyorum

**fedakar olan kısmı daha gün yüzünde gibi yani... bu kadın devam etti vazgeçmedi ve ağladığı omuz oldu. resmi bıraktığında onu destekledi ve belki tekrar resme döndürdü**


gözlerim dalıyor cümlelerinin güzelliğinden
biraz da yorgunluğumdan

***bazı insanların anneleriyle sorunları var babalarıyla sorunları var kardeşleriyle sorunları var.. çünkü aileni atamıyorsun***
babam der ki bu ülkede
babanı sevmek zorunda değilsin
ama ona saygı göstermek zorundasın
bu cümle çarpık olan bi şeylere değinmektedir bence.
babamın çarpık olan her düzene ve baskıya karşı mücadelesi vardır kendince.

***ve en çok da bazen birbirlerine kızıyorsun***
***alışkanlık haline gelmişler birbirleri için***


Juno ve kimyanın benim gözümden hikayesi bir sonraki sayımızda. dergimize abone olmayı unutmayınız.
 İYİ Kİ DOĞDUN LAN 2016 DA....



****o yüzden hızlı tüketime kızıyorum çok fazla kızıyorum ama iİÇİNDEYİM***
***okeay okeay***
beni doğumgününde ekmezsin umarım EVİNİ BASICAM ARİCAM SENİ 10 DK YA İN DİCEM KONUM ATICAKSIN KURTULUŞ PARKI MI ARTIK NERESİYSE GÖTÜRCEM.****

ŞEMS VE MEVLANADAN ÖZÜR DİLEYELİM
YA DA NE BİLEYİM DEFNE SUMANDAN

ÇÜNKÜ DAHA ÇOK SEVEBİLİRDİK ONLARI
BİRLİKTE SEVEBİLİRDİK
bu kadar zaman sonra her şey olcağına varırken bi stüdyo daireyi stüdyo yaptığımızda
görüşmek üzere
ve o zamana kadar geçecek tüm küçük büyük zaman dilimlerinde
görüşmek üzere
*****çünkü serbest çağrışım kafanın içinde oluyo konuşunca bi sürü şeyi atlıyorsun****
AŞIRI DOĞRU
***İYİ FİKİRLER YATAKTA KIVRANIRKEN GELİR AZ ÖNCEKİ GİBİ***
fikir sana uğrar ve kapını çalan bi postacı gibidir
eğer çabuk davranıp o kağıda imzanı atmazsan hemen kaçabilir
daha sonra küstahça EVDE YOKTUNUZ, KARGONUZU GELİP ALIN mesajı atabilirc
ama artık kargonun içindeki fikir buharlaşmıştır çünkü nöronlar o kadar da sabırlı değildir
bi gözün hep kargocuda olsun, fikirlerini yaşatmaya o kargo paketlerini maket bıçağıyla yırtıp içindekileri bulmaya devam et. ben burada oturup sadık bir youtuber fanı gibi EVE GELEN PAKETLERİ AÇIYORUM videolarını (yani yarattığın tüm eserleri) izlemekten bıkmayacağım

seni seviyorum

24 Nisan 2020 Cuma

49,XXY

i bit my tongue
i licked my fingertips
the bulb of the eyes are faded
Where have you been?

full moon in the sky
in this very late night
'n very early morning
moaning of the werewolves

will happen
happening is happened
U told me lies
i were willing to believe

heart is ticking
time is beating
here and i, all mess
What took U so long?

fast 'n' hard
low 'n' rising
sun is upset
brake the wheels

needed U when
abandoned by U
feel my heart
in your hands

say goodbye to beloved
abstract love
hurts the child
do not come back
this almost midlife

b is for birds
i need more birds
i left birds and flowers
grab! bugs and woods

i dont hate U
i like the pressure on me ribs
itchy skinned
dogs 'n' flies

17 Nisan 2020 Cuma

"What's great about this country is that America started the tradition where the richest consumers buy essentially the same things as the poorest. You can be watching TV and see Coca-Cola, and you know that the President drinks Coca-Cola, Liz Taylor drinks Coca-Cola, and just think, you can drink Coca-Cola, too. A Coke is a Coke and no amount of money can get you a better Coke than the one the bum on the corner is drinking. All the Cokes are the same and all the Cokes are good. Liz Taylor knows it, the President knows it, the bum knows it, and you know it."

Warhol, Andy (1975). The philosophy of Andy Warhol: from A to B and back again. San Diego: Harcourt Brace Jovanovich. pp. 100–101

9 Nisan 2020 Perşembe

aşti 8.00 am

çok az durup düşününce, son zamanlarda yedi ondan fazla yaşadığım, sabah 8 olanca soğuğuyla aşti'de bekliyorum.
                                 ve sadece bu kadar;
bu geliyor aklıma bu anlardan birçoğu geliyor ama elle sayılacak kadar da az aslına bakarsan. kafamın bi yerinde sürekli bu bekleme süresinin bir sahnesi oynuyor, on repeat play on repeat.....devamı silik, çok büyük bir sarılma, bazen ayaklarım birkaç küçük mesafe havaya kaldırılırdı, herkesin bakışı üzerimizde, çünkü yarım saat boyunca gelen bütün havaşların kapısına atlamışım,,,,,,, eeeeh bu da değil......tırnak etlerimi yiyerek bakıyorum çık çık, komik şapkalı genç kız, laptop çantalı iş adamı, kedi kafesli yaşlı çift,,,, eeeh çık çık!! en sonlarda bi kere, benim sabırsız beklediğimi görmüş, havaş camları neden filmliydi ki,,,,, beklemiş herkesin çıkmasını benim suratımdaki hayalkırıklığını izliyor.......aaa sevgilim nerdeydin............çok fenasın yaa burda ağzım burnumda bekliyorum. çok zordu ama değildi beklemek, beklememek daha zordu seni o zamanlar.......şimdi? bi ara kıskandığım arkadaşın havaalanından aldığında beni, evine yakın metroda seni almıştık, o zaman çok da gerçektendi, yüzüne bile bakmadan alay eder gibi, sanki çok sevmediğim bi kankimmişsin gibi davranmıştım, öyleydi de. sonra yeni sayfalar, birbirine sanat yönetmenlikleri, sonsuz destekler ve sevgilerle ben yoldaşlar, baya da gitti böyle ve her zamankinden daha verimli, rahat ve kafa yormayan bir şeydi ilişkimiz, hala öyle.

eee peki, hiç beklemediğim çok-küçük-dakikada neden aklıma aşti geliyor? çok mu heyecandı? çok mu gerçekti ya da beklemek çok mu tatminkardı? neden.... bunca zaman sonra........ ve çok tabi atlatılmışken badireler, neden?

just, neden?

3 Nisan 2020 Cuma

söz verilip yapılmamış podcastler anısına bir perdelik oyun

part 1

d: korkmayın... gözlerinin içine de 10 saniyeden uzun bakmayın o çok önemli ruhunuzu emebiliyo. evet görüyorsunuz nasıl tuzaklar hileler yapıyor evet pempi.. evet pempi offline... pempi offf, kapat kapanmıyo kapanmııyooo... okapaliüüss..

h: *pempi olarak konuşuyor* etrafa saldırmaya başladım ahhh.... güncellemem yarın sabah çıkıyor

d: yarın sabaha kadar sıçtık. bütün halka saldırıyor ankara halkı gölbaşı karıştı. bbc haberi oldu a***k**

h: hahahahha

d: gölbaşında çıkan canavar hahahhahaa ankaara golbaşiii an artitificial intelligence had attack the the people...

h: hahahahahaa

d: they sent online videos before the last attack... he claims to be a trapper, a Turkish trapper but actually he's only a murderer

h: he's??..... it dont have gender!!!... non binary....

d: non binary be snow flakes?

h: uh-huh. ya ben sadece hava burcu üzerinden yürüyorum artık insanlar burçlarına göre birbirinden hoşlanıyor.

d: artık mı?

h: evet, mesela ben bir kova burcuysam benim ideal burcum aslan çünkü zıt burçlarız.... yani... u have to know that..

d: ideal burcun boğa değil mi o... ç...

h: zıt burcum değil aşkım, boğayı severim.

d: ideal burcun diyorum ideal..

h: BOĞA SEVMEM!! ben boğa üzerinden takılmıyorum lütfen.. hava burcu hava burcunu sever ve tutar. o yüzden ikizler burcu olduğunu varsayıyorum.

d: ikizler burcu hava grubu mu a*** k**?

h: evet başka yere uyduramamışlar ikizler çünkü.
...
h: yarın sürümümüze angaralı oturuşu da ekleniyor.... yani şöyle...

d: ıhıhıhh.. lütfen yapar mısınız? yeni updatede bizi neler bekliyor biraz bunu gösterecek pempi..

h: *oturuş yapar* şöyle...

d: evet evet... özel modları da var. e onlar için de bir dahaki ayları düşünüyoruz işte...

h: tesbih sallama... modu.

d: ee, efendim.. özel danslar var onlar da bi dahaki ayda premium modla birlikte gelecek... tabi pempinin VIP showları da var... hepsi çok büyük süprizler bekliyor aslında bizi.. galiba öyle değil mi pempi?

h: evet gelecek şeylerden haberdar olmak için abone olmanız gerekiyorr.. linkleri görebilmek için....


part 2

d: fake it until you make it... zamanın süresi geçiyordu... zaman geçiyor... zaman... zaman gidiyor... zaman.. akışta. bu arada adventure time'ı bitirdim. çok iyi final yapmışlar yaaa!!

h: napmışlar??

d: ya bir şarkı yapmışlar işte... olacak her şey oldu ve olmuş böyle.. şarkının şeyi o. işte "happpeeninng is happened and happenssss..." filan tadında böyle. o şarkıyla bütün bu evreni kurtarıyorlar filan... ama bunların hepsi bütün bu hikayeyi bmo anlatıyo falan böyle çok güzel..

h:  ne anlatıyo???

d: bmo, bmo anlatıyo onların bi tane vardı da.. bmo bilmezsin çünkü o kadar izlemedin. bmo sonradan katılan ekibe bi kişiydi

h: benim favorim gameboy...

d: *alaycı sesle taklit yapıyor* "adventure time'dan sonra acayip şey oldu yaani abii acayip kafamı açtı.. artık dünyaya aynı gözle bakmıyorum çok farklı bakıyorum.. sigarayı bırakmaya karar verdim.. bunun yanında spora başladım.. işte kitap okumaya başladımm.."

h: dağcılığa da başlamıştın sanırım..

d: "yok ben canan tan'la başladım çok özel bi yazar sonra şeyi çok seviyorum istanbulun en güzel abisi'nin yazan adamın adını unuttum..

h:beyoğlunun abisiiee.. ahmet..

d: ahmet...

h: ümit..

d: kural... ahmet kural mıydı??

h: hahha kural...

d: ay oyuncuydu o...

h: ama ahmet kuralı sevmiyoruzz... banlıyoruz onu.. boykot ediyoruz ahmet kural ürünlerini.. çünkü sılayı dövdü..

d: tamam daa sılayı niye ödüllendiriyorsunuz onu anlamadım.. sıla dövüldü diye niye bundan para kazanıyor??

h: sılayı ödüllendirmiyorum.. ben o haberleri çıktığından beri sılayı dinlemeyi bıraktım lan...

d: ahmet kural bak olan ne, olanı ben sana söyliim olan şu, ahmet kural sılanın dirseğini tutup sarsıyo.. ve sıla diyo ki beni dövdün!!!! hemen twittera koycam diyo veee olay böyle patlıyo..

h: salak şaka yaptım.. senin bilmemne oğlunun abisinin devamıydı bu... *şaka tatsızlaşır*

d: "bennn çok sevdiğim kitaplar arasında beyoğlunun en güzel abisi var... yani kitap okumayı çok seviyorum.. kitap okumak çok önemli.. çok faydalı bi şey... sık sık...

h: zaten eski halin beyoğlu abisiymiş...

d: hassiktir ordan yaaa.... gerçekten bunu söyledin ya.. yakıcam!!! yakkkl!!!

h: böyle bıyıklarının yukarı doğru kıvrıldığı ince.. bıyıklı halin

d: yakıcam... her şeyi yakıcam!!! *çakmak çakar* gazım da yok!! yakıcam ama yakıcam!! *çaktt... çaktt..* yakıcammm

h: böyle *saçını bıyık yapar*

d: sus...

h: bana da bıyık yakışırmış hee.. bıyıklı aynı babam gibi oluyorum...

d: indi.. indi halime.. indie halim o benim!! geçmişim o benim.. geçmişimden utanmıyorum

h: böyleymişsin..

d: indiydim ben bi dönemler indiydim.. evet

h: indi değilmişsin abi şeymişssin ya...... ...... ..
....
*10 sn geçer*

d: nE?.... indiydim işte dibine kadar indiydim...

h: adını.. dur onu tam..

d: bluğblupp??? dinliyordum abi.. iron and wild dinliyodum.. indiydim indie..

h: hiç öyle durmuyoh..

d: indieydim... ama özel bi indiydim basit bi indie değildim ben mesela....

h: ben zaten bıyıklıyım.. şaka şaka bıyığım yok şuan...

d: öpücem.. öpücem *ekrana yaklaşır*

h: *ekrana yaklaşır*

d: getir yanağını öpiim..

....

h: hani lan??

d: öptüm bile... çıkırt çukurt... öptüm ki...

h: ya of gözümü kırptım..


part 3


h: şimdi bu boktan resme napalım??

d: ya onu biraz çıldırt ya!!

h: napim?

d: çıldırt!!

h: ya işte kanji eklicektim... şey oluyo ya bi harf bi kelime oluyo ya atıyorum güneş...

d: kanji aynen..

h: tamam... işte onu ne yaziim? o şekilde bi şey yaziim diyorum.

d: bence bi emoji koy..

h: ıhhhıhh...

d: en beğendiğin emojiyi koy kafasına...

h: kanjideki emojiden mi?

d: yamuk yap yanii.. hayır hayırr... ıı.. kafasını en beğendiğin.. kafasına ona yakışcak bi emoji çiz.. kafası kısmı..

h: hayırrr... emojileri sevmiyorum günlük hayatta kullanılmasını....

d: ama sevdiğin bi emoji vardır. mesela şeyi koy... hani.. errrhh.. onu koy...

h: sarı olcak sonra suratı

d: sarı olmicak canım surat ifadesini koy yap oraya....  allallaa.. tamamen olmasın

h: hayır surat ifadesi yapmıcam ahtopot buu... *konuşmayı böler* ay abi çok korkunç yaa ahtopottan soğuttular... yaa...

d: ahtopotun yüzü olarak..

h: adam böyle kafasını yiyooo.. içinden boya çıkıyo!!

d: yüzü olarak... *hala çabalıyor*

h: hayır ben şuraya.. şey yapmayı düşünüyorum.. şu kısmı bak şuraları kötü oldu burayı şöyle kaplıcak bi yazı ya da kolaj..

d: offff... tamam naparsan yap...
....
d: beni üzdün...

h: ahtopot hareket çekiyo..

d: dediğimi yıaaapp!!

h: nE?

d: dediğimi YAP!!

h: şimdi bunu yiiiciiem!! *kanvası ısırır gibi yapar*

d: ıh. ıhıhhh... çok iyi bi performans olur gerçekten..

h: eHEHEEE!!
....
h: yaaa. bak.. paletim yok.. aslında paletim var ama şunu kullanmıştım böyle plastik bişey... ama bunun üstünde boyalar asla canlandırılmıyo... akrilikten nefret ediyorum!!

d: ben de resmin son halini göstereyim... *kamerayı kanvasa çevirir*

h: göster!!!... düz tut!! wow.... aşağılarda noluyo?? aşkım göstermiyon şuan ya.. .... uzak tut biraz... aşağı... biraz daha hah... burda surat var di miii...

d: nE?!!

h: kahverengi olan şey surat değil mi?

d: kahverengi olan şey ne??

h: şura.. *eliyle gösterir*

d: neresi ya?....

h: krem rengi..

d: burda bi yüz var

h: hah yüz var evet...

d: bunu göremiyosan işimiz var yaa.....

h: aşkım görüyorum da net değil ya.. yo hayır o belli zaten de sonra dedim hani acaba daha küçük bi şeye mi çizmişti.. sanki ilk attığında şey sanmıştım.. böyle.. daha boydan bi insan var sanmıştım..

d: yo yo yüzüne su çarpıyo gibi düşün ama işte devam ediyoruz..

h: renkler çok güzel.. arkayı beyaz mı bırakcan?

d: hayır hayır daha bitmedi canım devam ediyorum ya

h: ama illaki beyaz bırakcan yani... çünkü şey resmi gibi... kağıt resmi gibi oldu..

d: bilmiyom belki beyaz kalmaz.....

h: markerla kanvasa nasıl çizliyo ya??

d: yani çiziliyo

h: zor biraz

d: yoo..

h: daha kalın markerlar da alsana.. marker seti böyle

d: *muzip ses tonu* şurda bi yunus var keşke görsen...

h: dondun şuan.......... yeaa...

d: görebiliyo musun?

h: görüyorum yani evet sürekli... hayır göremiyorum yukarda değil mi... yeşil olan mı??

d: dur... şu..

h: tamam evet... tatlıı!! ama o kuyruğu gibi sanki..

d: he?? kafası da var da gözükmüyo ekrandan tamam okey ya ben şeyapamadım

h: sen onu açmama izin vermedin.. o zaman canlı inceleyecektim..

d: neyy?? izin vermedim??

h: geldiğimde onu çevirme totem dedin.. inceleyemedim o yüzden...

d: ne totem dedim anlamadım

h: çevirme onu dedin totem yapıyorum dedin... *üzgün ses*


*perde kapanır*