çok güzeldik mevsim gibi.
o sonbahar, ben ilkbahar. asla peşpeşe değildik ama aramızda kış vardı, sonra yaz. oğlanımdan sonra çetrefilli, depresif bir ankara kışı gelirdi_donuma kadar üşüten beni. benden sonra, sıcaktan tenini kavuran, içini dışına çıkararak, mutlu civelek ama bazen histerik krizlerin toplandığı yıldız, yaz.
şimdi, şuan, göremedikçe üst üste, gözlerimin dolup sonrasında boşalan yuvarlaklar olmadığı bir facetime bile yok. dedim ki ona, dünya bizi sevemedi. nothing really special about us, dünya farklılıkları sevemedi, fokomeli kollarım olsaydı, onun balıkpulu derisi olsaydı, o zaman olabilir miydik birlikte? bakarsan bu kadar sağlıklıyken bedenimiz, kafalarımızın içinin sağlıksız-tahammülsüz-kaçmak isteyen-şikayetçi-mızmız-çok mutlu-duygu seli-hiperaktifliği ayırdı iki baharı, araya kış koymadan araya yaz koymadan. çünkü yazdan çıkınca ona kıştan çıkınca bana giderdik ama bizim gidecek kimsemiz kalmamıştı. biz sokakta bile kalmamıştık. biz bir çatının kırılan tuğlasının üstünde-parmak ucunda-çıt çıkarmadan-nefesini tut-titreyerek kalmıştık. aşağı bakma diyordum kurt adamlar var, aşağı bakma seri katiller var, aşağı bakma ceza avukatları var. aşağı bakma diyordum somurtan adamlar var, aşağı bakma mum ışığında titreyen kuşlar var, aşağı bakma odamda beslediğim sineği öldürmüşler ve aşağı bakma yoksa düşersin.
hiç kızgın değilim ona. neden kızacaktım ki? ince ruhundan, düşünceli ve tedirgin tavırlarından, her zaman hevesli olduğu benden, bazen üzgünken gitmesinden, gidince kendini dünyaya kapatmasından, ama bikaç gün sonra bulunmak istemesinden, onu küçük oyuncu bir kedi gibi bulup avcuma aldığımda mırın mırın ellerime sürünmesinden, güzel kalbinden başka ne vermişti ki bana? kötü bir şey var mı saydıklarımda?
hep bulunmak istedi, ben de buldum.
daha çok bulurum-gitmesene-daha hep bulurum-kal benimle.
✦❂✦
biliyorum biliyorum şakaydı. doğrusu bu/olması gereken bu/bize düşen bu/bize ayrılan bu/pastadaki dilimimiz bu/gerçekliğimiz bu/elimizden gelen bu/bu-bu-bu işte anlıyorum (eeeen başından beri biliyorum-seni biliyorum-seni biliyordum-seni bildim hep hep bildim) yeni değildin bana hep içimdeydin sadece dışarı çıktın seni sevdim seniiiiiiiseeeevvvdiiim seni daha neler neler severim-seni daha balla kaymakla beslerim-noodle'la. daha noodle yapmadım sana kendi tarifim olan-daha hiç gitmedik kendi şehrimizden dışarı-sana sushiler ısmarlayacağım daha-hem hediyeler hediyeler benden başka hediyeler var-sana dünyayı vermek isterim-her topraktan bir parça-her kültürün istediğine yakın şeyi.
arkadaş ol benimle. kaybolup gitme. azalarak gitme. hayaletim olma. benimle kal. lütfeNOlur