9 Nisan 2020 Perşembe

aşti 8.00 am

çok az durup düşününce, son zamanlarda yedi ondan fazla yaşadığım, sabah 8 olanca soğuğuyla aşti'de bekliyorum.
                                 ve sadece bu kadar;
bu geliyor aklıma bu anlardan birçoğu geliyor ama elle sayılacak kadar da az aslına bakarsan. kafamın bi yerinde sürekli bu bekleme süresinin bir sahnesi oynuyor, on repeat play on repeat.....devamı silik, çok büyük bir sarılma, bazen ayaklarım birkaç küçük mesafe havaya kaldırılırdı, herkesin bakışı üzerimizde, çünkü yarım saat boyunca gelen bütün havaşların kapısına atlamışım,,,,,,, eeeeh bu da değil......tırnak etlerimi yiyerek bakıyorum çık çık, komik şapkalı genç kız, laptop çantalı iş adamı, kedi kafesli yaşlı çift,,,, eeeh çık çık!! en sonlarda bi kere, benim sabırsız beklediğimi görmüş, havaş camları neden filmliydi ki,,,,, beklemiş herkesin çıkmasını benim suratımdaki hayalkırıklığını izliyor.......aaa sevgilim nerdeydin............çok fenasın yaa burda ağzım burnumda bekliyorum. çok zordu ama değildi beklemek, beklememek daha zordu seni o zamanlar.......şimdi? bi ara kıskandığım arkadaşın havaalanından aldığında beni, evine yakın metroda seni almıştık, o zaman çok da gerçektendi, yüzüne bile bakmadan alay eder gibi, sanki çok sevmediğim bi kankimmişsin gibi davranmıştım, öyleydi de. sonra yeni sayfalar, birbirine sanat yönetmenlikleri, sonsuz destekler ve sevgilerle ben yoldaşlar, baya da gitti böyle ve her zamankinden daha verimli, rahat ve kafa yormayan bir şeydi ilişkimiz, hala öyle.

eee peki, hiç beklemediğim çok-küçük-dakikada neden aklıma aşti geliyor? çok mu heyecandı? çok mu gerçekti ya da beklemek çok mu tatminkardı? neden.... bunca zaman sonra........ ve çok tabi atlatılmışken badireler, neden?

just, neden?