29 Haziran 2020 Pazartesi

Sayko ve Delik Rüyalar 8 /şu zamana kadar en sayko/

bir cuma günü okuduğum ilkokulun (şuanki yaşımdayım) kapısından dışarı çıkıyorum bahçede istiklal marşı okuyan çocuklar var onlar dağılıyor. çocukların yanında iki tane kurban var aslında derisi yüzülmüş gibi duruyor ama canlı, yürüyorlar. allah allah deyip devam ediyorum, okulun içinde beni sevmeyen kızlar var, okulun karşısında eski oturduğumuz ev var, okulun bahçesinden çıkıp eve doğru yürürken arkadan ses geliyor bakıyorum, pencereden bir kız dürbünle bakarak kameradan beni çekiyor, çaktırmadan, paparazi gibi. ona aldırış etmeden yürüyorum, karşımda siyah cübbe giymiş önünde altından sembolik desenler olan saçları simsiyah upuzun kafasında takke gibi bir şapka olan bir kadın var, ve uçuyor elini kolunu açmadan dümdüz havalanıyor yukarı doğru, biz şaşırıyoruz, zikzak hareketler yaparak füze gibi baya yukarı gezegenlere doğru gidiyor, o arada ben arkamı dönüp beni çeken kıza "hah asıl bunu çek bunu çek bu işte önemli olay ben de bir şey yok" falan diyorum.

şaşırıp geçtikten sonra yola devam ediyorum, ve yana dönüp bahçeye geri giriyorum, arkadaşımı da görüyorum okulun binasında pencerede duruyor, arkamda okul var ben yürüyorum yürüyorum ve bir anda perdeden bir siyasi harita üzerinde yürümeye başlıyorum, kocaman bir imgesel yer küre üstündeyim, gidiyorum gidiyorum ve dağ gibi olan yerler var yüksek yerler var oraya tırmanmaya çalışıyorum ama bi yandan da çok gerçek boyutuna ulaşıyor ve gidemiyorum oralara ayaklarım kayıyor böyle muşamba gibi bir şeyin üzerinde yürüyorum aslında. üzerinde ülkelerin yerlerin isimleri var, toros dağlarının oralardayım. gitmeye çalışıyorum bir türlü istediğim yerlere ulaşamıyorum. okulun bahçesine geri gitmek istiyorum aslında arkada okulun bahçesi duruyor ama önümde artificial şeyler var. artık yana ve yukarı gitmekten vazgeçip düz gideyim diyorum ve biraz gidebiliyorum yer çok kaygan ama gidiyor. sonra bu kocaman dünya küresinin üstünde, o kürenin yarısını kaplayacak kadar büyük bir Buddha heykeli var, mozaikten yapılmış. sürekli şekil değiştiriyor, inceliyor kalınlaşıyor ve bu arada çok hızlı bir şekilde dünya dönüyor, ben kendi içimde dönüyorum yere düşüyorum falan, ben bu arada şeyi anlıyorum tabi o okulu mokulu geç ben şuan transa geçmiş bir şekilde meditasyon yapıyorum, bunu rüyadaki benliğim anlıyor ama bir türlü bunun içinden çıkamıyorum. sonra diyorum ki "ben bir şey yiyordum, beyaz mentos gibi bir şey şeker yani.. tatlı bir şey bunu yemeyi bırakırsam belki durur bu şey" bu arada aşırı bir hızla dönüyoruz Buddha dönüyor ben dönüyorum, Buddhanın üzerinde farklı şekiller çıkıyor, hallüsinojenik almış gibi. Buddha büyüyor küçülüyor, Buddhaya da ulaşamıyorum olduğum yerdeyim Buddha dönüyor ben dönüyorum dünya dönüyor. böyle baya bir zaman boyu meditasyon yapıyorum. artık kendi vücudumu biraz hissedebiliyorum çünkü bu işin içinden çıkmaya çalışırken aşırı başım ağrıyor, zonkluyor artık diyorum "nolur bırak beni Buddha gideyim..." hani Buddhaya yalvarıyorum falan, ondan sonra şekeri hatırlıyorum, yarısı kalmış uzun bir kamış şeker gibi bir şey, çiğnemeyi bırakırsam ya da tükürürsem ağzımdan, uyanırım diyorum. bırakıyorum, uyanıyorum gerçekten de. gözümü açtığımda tapınakta olduğumu önümde kocaman boyum kadar bir vazo olduğunu görüyorum. küp gibi bir şey ona çarpıyorum "ah uyandım" diyorum ve rüyada uyanıyorum başım hala dönüyor, o mekandan çıkıyorum ve direkt odama ulaşıyorum, odamda baktığım yirmiye yakın bitkimin hepsi ölmüş, bir günde olduğunu düşünüyorum hepsi kurumuş.

6 haziran 2020