4 Eylül 2020 Cuma

d for dost

 aşırı fazla sorum vardı içimden tek tek saymaya çalıştığımda hep eksik kalan sorular oluyor, artık unuttum bazı soruları. her zaman sadece sorular vardı, can dostum dedi ki eğer sorsaydın çok tatmin olacaktın-ama olma-bırak gitsin-bunu başarmak zor dedi. artık ağırlığınca dertten ipekler geçirmiştik üstümüze, beni iyice o anlar gibiydi, aynı derdi giymediysek de anlardı beni, hep anladı-yargılamadan-şeffaf-dobra dobra, gerektiğinde uyardı-dinlemesem de dönüp dolaşıp ona anlattım yine dinledi ses çıkarmadan, 

birlikte ağladık bunları konuşurken arkada hatırlamadığım 70ler filan türkçe slowu vardı, o sever çünkü.

o kadar incedir ki ruhu, çok kırılır ama şakaya vurur eğer çok seviyorsa kırıldığı kişiyi.

onu gözümün önünde dururken geç buldum, çünkü dışardan bakınca ikimizin hiç ortak paydası yok aynı çoraptan çıkamayız gibiydi, içini açınca kendimizle birlikte, dostum oldu. her ince detayında yanımda oldu en sonuncu kalp kırıklığımın, yıllar sonra aklıma bu aşkım için hain oğlan geldiğinde "len şu lavuğu hatırlıyo musun" diye sorarsam en dandik yerinden komik bir anıyı tutup çıkarabilir. 

birlikte büyüdük çünkü birbirimizi sardık-onun dizleri kanıyordu birbirimizin orbitine girdiğimizde ben de dizlerimi kendi isteğimle kanatmak üzereydim, sardık kanattık sardık kanattık hiç aksatmadan, sözler verdik teselliler ettik, sonra tutup ucundan tepeden aşağı bıraktık dizimizi kanatan o hain sivri uçlu taşları.

taşlar gitti kavga bitti, eh, we still have each other, stronger than ever.