14 Haziran 2020 Pazar

mutsuzum mutsuzum mutsuzum mutsuzum mutsuzum bunu nasıl anlatabilirim mutsuzum

kimse yok dinleyecek ve aslında anlatırsam var yan kulakla dinleyecek
ama anlatmak istemiyorum
bir yer arıyorum varmak için yol bomboş ve bugün ters şeritte gitmem gibi önüme bir anda ışıklar çakacak bomboş
ama anlatmak istiyorum
olmayan birine. kimse kimsenin ruhsal çöküntülerini dinlemez. eğer kalbini parçalayıp ona verecek kadar bağlı değilse. böyle birine de hayatımda yer yok. böyle biri de lafta parçalar kalbini yine de dinlemez seni sadece kalbini parçalama eylemi ona ne kadar cesuryüce gönüllü olduğunu hatırlatacağı için egosu yaptırır işte bu parçalama eylemini. kalbini kendisi için parçalar. kendine ilham olsun diye. iki gün sonra ghostlar kalbini verdiği kişiyi. o kadar akıllandım ki kalbini parçalayacak insanlara karşı. hem, hem, hem neden NEDEn ona anlatayım ki. hem hem hem neden bunları lafa dökeyim ki. neden kafamın içindeki dişlilerde dönüp durmakla kalmasınlar ki. sadece rahatsızım derim dahil üstümdeki her şey beni irrite ediyor. bağlar ve destekler. ipler ve dikişler. ipek ve kanvas. kim istemez ki bir ketenin üstünde eğrilip büğrülür, yoğurulup kurulup, uzanıp kısalıp sırtını kaşımak. ben isterim şuan o kadar kaşınıyorum ki. nörolojik egzemaya gidecek kadar kaşınıyorum eğer bu kadar sevmesem derimi parçalamaz mıydım binparçaya


gelecek harika gelecek kimse farkında değil her şey o kadar iyi olacak ki.

her şey değişiyor uçan sinek bile
ki ben sinekleri severim yazıktır onlar çünkü
kim kendi isteğiyle bokta gezer ki
sineklere yazıktır
yazık olan sineklere



ıhlamur ayva yaprağı hala çok kaşınıyorum çin expresi ve hızlı çin hala tırnaklarım yolabilir bulduğu her yüzeyi

*bir kere gördüm ve seni görmeyi beklemiyordum bile sadece sana kızmak ve hesap sormak istiyordum bana nedenbozuk kamera sattın diye. o kadar kibirliyim ki bozuk değilmiş kamera ve sen çok iyi biriymişsin. aklıma gelip duruyorsun özür dilerim sana kaba konuştuğum için pilim bitmiş meğer widen sarıyormuş filmi ve kendi suçumdan dolayı dokuz pozum gitmiş alnıma çakılan dokuz sentetik kurşun gibi.

*seni hep ve her istediğimde görüyorum ve özür dilerim bu kadar iyi olduğun halde sana saçma-fevri-bir saniyelik-hemen çıkışlarım için özür dilerim seni değiştirmek ve sanki sen çok kötü biriymişssin gibi davrandığım için. özür dilerim günah çıkarma seanslarıma seni katıp uykunda seni rahatsız ettiğim için özür dilerim sana olan saplantımı senden uzaklaşmaya çalışan bir savunma mekanizmasına dönüştürdüğüm için. özür dilerim hiç olmayacağı ve aslında olmasını gerçekten istemediğim için. özür dilerim sen bu kadar sakin ve rahatken ben sürekli üstüne gelip sonra sana olan sevgimi bahane ederek bundan sıyrılmaya çalıştığım için

özür dilerim bu kadar özür dilemem gerektiği için ve aslında hiçbir anlamı yoktur özrün ve aslında özür hata-yanlış-eksik-geç kalmış-değersiz demektir.

*seni artık seyrek ve neredeyse hiç görüyorum. üzgünüm her kafama estiğinde sana döndüğüm için.

*seni en çok görüyorum. üzgünüm tehlikede olduğun anlarda yanında olamadığım ve seni bundan sıyıramadığım için. üzgünüm elimle koymuş gibi uçurtmanı sana veremediğim için, üzgünüm yediğin her ekşi üzüm için. üzgünüm kalbini nereye açacağını bilmediğin ve şuurun gittiğinde seni boğan iblisler için. üzgünüm bu alnındaki eğri büğrü yazının elinde hiçbir tapusu olmadığı için. kalbim en çok sana yanar. en çok senle kavrulur.