aşk öldü
-alara
nietzsche olmak için gereken birikim ve akıl gücü bende olmayabilir. ancak gerekli olan deliliğe yaklaştığımı hissediyorum. aşksızlığın getirdiği delilik bu. mevlananın aşkı gibi ulvi bir aşk bu. bunun yokluğu. içimdeki huzurun yokluğu. içimdeki yalnızlığın büyüyüşünü, derinlere doğru genişlemesini hissedebiliyorum. patolojik bir insan daha al sana sevgili dünya! diyesim geliyor ama her zamanki gibi gerçek bir yol göstericiden yoksunum. patolojimin evrelerini, gerçek boyutunu, metastazını bilmiyorum. hissediyorum ancak hiç bir boyama, BT, sono bana işte buradasın dedirtmiyor. öyle siyah karanlık bir duman gibi içimde dolaşıyor belkide. alveollerin içinde kalan havaya karıştı ve hapsoldu orada.
bir kaç gündür kar yağıyor ve ben beremi takınca kendimi beğeniyorum. noel filmlerindeki al yanaklı kız çocukları gibi hissediyorum sonra sokağın griliğinde yerini başka bir şey alıyor. tanımlayamadığım o gri dumanlı huzursuzluk gibi bir şey. bana seçim bırakmadan içime doluyor. neşeli cümleler yazmak istiyorum oysa rengarenk mumlar gibi öylece duracak cümleler. didem madak cümleleri gibi. neşeli didem madak cümleleri gibi:
Ütüsüz giyerim karabasanlarımı
Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
İçimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
Şikayetim yok, rahatım.
Taşralı ve safım.
Yağmurda unutulmuş bir Tanrı’yla ahbabım
Balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
Deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz Tanrı’yla
Ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
O kirli beyaz gömleğim.
Ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
Cesur olaydım.