çoköfkeliyim uzun zamandır öfkemi içselleştiriyorum öfkem bi parçam haline geliyor. elinden tutup karşı karşıya geçiriyorum öfkemi. artık çok normal ve sıradan sanki benden dışarı çıkmış küçük bir bebek gibi. kafasına vuruyorum ki bebek olarak kalsın şımarıp kocaman olmasın ama çıkıyor minicik bir saniyede benden dışarı-elimi de bırakıyor kendi kendine geçmeye çalışıyor kornalar çalıyor insanlar pencereden başlarını çıkarıyor. öfkeme öfkeleniyorlar ama bitmiyor asla hiçbir şey burada bitmiyor doluyor taşacak yeri yok genişletiyor inceltiyor içinde biriktiği zarı. dahası artık daha sık karşıya geçmek istiyor hesapsız kitapsız selamsız sabahsız aa sabahsız değil çok da çünkü bazı sabahlar ilk gerçekleşen şey öfkemin kendi kendine karşıya geçmesi haberim bile yok kalkmış gitmiş kendi almış kararları
birkaç gün geçsin kendime geleceğim
kafa huzuru olmayacak inanmıyorum ve kimseye ilgi duymuyorum kimse kendim kadar ilgimi çekmiyor bahçe fıskiyelerinin ucundan geçiyorum sadece perfect amount of serinlik için. çorap giymemek için topuklu terlik giyorum sürekli mayışıp uyuyakalıyorum bazı günler 20 saat uyuyorum hesapsız kitapsız içimdeki gerginlik dolu bağlantıları bi köşeye kenara iteleyip duruyorum ilk defa bu kadar gerginken hiç harekete geçmiyorum ordan burdan çaldığım şeyleri yontup heykel yapıyorum elime yapışıp günlerce geçmeyen akrilik mastikle sıvıyorum her şeyi ama her şeyi elime geçen ellerimi de bu yüzden çünkü en güzel ben tutuyorum ellerimi kimsenin tutmasına izin vermiyorum annemden başka onu da arabada yanıma oturduysa ve eğer ona yaptığım listeyi dinlerken keyiflenip bağıra bağıra söylüyorsak tutuyorum. onu çok seviyorum ve ona yaptığım her kötü şey için köpek gibi pişman olacağım günleri düşünüp kepkederle doluyorum ama her gün en az iki kere üzüyorum onu çünkü çoktan o da beni üzmüş ve bunaltmış oluyor sonra saatlerce neden böyle oluyor diye düşünüyorum. işte öfkem böyle güç buldu kendine beceremediğim ve tahammül edemediğim sosyal bağlantılar yüzünden. yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorum ve sakınıyorum. yeni olan kimseyi görmek ve iletişim kurmak istemiyorum. internettekiler internette kalsın ve beni gerçeklikte algılamasın istiyorum. internette yaşamak çoğu zaman hoşuma gidiyor bazen ondan da aşırı korkuyorum. dört beş bölüm community izleyerek uykuya dalıyorum yarım saat sonra uyanıp uyurken kaçırdığım bir buçuk bölümü geri sarıp kapatıyorum ordan devam etmesin diye arada sırada aklıma insanlar geliyor doğum günü hediyelerini düşünmeye hep bir ay önceden başlıyorum eğer daha uğraştırıcıysa bir yıl bile üzerinde çalıştığım oluyor sanki bu onları aşırı mutlu edecek ve ben de onları aşırı mutlu etmeliyim gibi hissediyorum bi an önce vermek istiyorum ama düşündüğüm gibi tepkiler vermiyorlar
bitkimi güneşte yaktım odamda minicik uçan böcekler var eğer kurtulamasam istila diyeceğim o kadar şarköyde bir yaz yusufçuk istilası olmuştu annemle babam akşam denizi yaparken biz sahilde bekliyorduk kafamıza çok yakın geçmişlerdi minik helikopterler gibi ses çıkarıyorlardı biz ufak bi çığlık atmıştık yanımızda katlanır sandalyede oturan çift korkmayın bir şey yapmazlar demişti sanki biz bilmiyorduk bir şey yapmayacaklarını bi yaz da yine şarköyde göç ettiklerini iddia ettikleri minik sinekler dolu gibi yağıyordu gökten aynı zamanlarda yağmurda vardı ve cadı füsun teyzenin üç tekerli pazar bisikletinin muşambasında bir sinek havuzu vardı konduklarındayağmur suyundan öldükleri için
tam on gün sonra silkeleneceğim
hiç düşünmezdim kafamın 5 yıl sonra karışacağını 1,5 yıl evde durmanın verdiği yetkiyle kariyerimi sorguluyorum daha hiç şekillenmemiş akışına bırakılmış dayatmalı bebek naive kariyerimi yok ki öyle bi şey daha. klip başına 1500 lirayla mı yaşasam artık kaç klip ister ki beni iyi yere mi kapak attım acaba sadece 800 liralık intörn maaşımın vereceği sentetik özgürlükle babamdan para almadan yaşayabileceğimi göstermek istiyorum kendilerine. söylediğimde sen? pyahahah 800 lirayla? geçiniceksin puhahaha? dedi ve evet görürürüz dedim +200 lira yemek paramdan haberi yok anlaşılan. hahahah. masrafsız ve konutlu biriyim seneye tayin mayin atama uzmanlık zorunlu perifer ne olursa herhangi bir nedenle evden çıktığımda odamı bozmak istemiyorum ama bi yandan da eşyalarımın biri bile olmadan yaşayamam böylece sırtımda taşıyacağım gibi hepsini hadi belki oyuncu sandalyem hariç o çok çirkin çünkü ve yarısı yanmış baza parçası hariç o da hantal biraz
elim yoruldu tuşları tuşlamaktan