günler haftalar ne kadar hızlı geçiyor sanki 6 saat önce pazar öğleden sonraydı ve olanca kalabalığıyla ve inanılmaz soğuğun ortasında süper boyun ağrımla bekliyorum ama değil. hatta bugün tam şuan perşembeye bağlanan gecedeyiz ve benim beynimde çok ax oksijen kaldı biliyorsun değil mi. evet hava hafif ama, hemen eriyen, kardan dolayı dışarı çıkmadım.
boynum hala az süper ağrıyo ve boyun ağrısına son çözüm olan hapımı içmedimÇünkü boğazıma takılıyor şekli kare. Nıh.
içim parçalara ayrılsa da en değerlisini alıp götürsem.
Çok Çirkin Ben Değil. içinde olmadığım hayaller kuruyorum. bazı ellerin hareket şekillerine giriyorum çirkinleşiyorum
Köpek Yok
sabahları çok soğuk sinirim bozuluyor bu sabah bağırırken sesim kısıldı. artık onu sevmemeye karar verdim nefret etmeyi de düşünüyorum, nunmh.
Güzel Kokulu elleri hiç durmayan bir Çenesi var.
nereye gidiyor bilmiyorum. hiçBİR şey yapmıyorum. yaşamak ya da bir şeyler elde etmek için, yapmıyorum. Eksik yapıyorum İnanılmaz Yetersiz oluyorum.
resmen çorbaya ekmek banmak tek isteğim resmen sokak köpeklerini/gün batımındaki kırmızıyı//Uzak olmayanDoğuyu///derdimi anlatmamayı////sokak köpeklerini////güzel kokulu suları////Şems'i////tahtadan evleri/////Küba purosunu/////Elvan'ı seviyorum. resmen birkaç şeyi daha seviyorum. Ve bitiyor.
27 Aralık 2014 Cumartesi
2 Kasım 2014 Pazar
bi kere çok mutlu olayım da bi daha asla mutlu olmak istemeyeyim.
gözümde krem kokusu var. tenime değmese de canıma değiyor bazı eller. ¡kinaye!
kendime sıralanmış sorular soruyorum.
param yok. param yokken kaçırılsam bile önemi olmaz diyecek kadar değersiz hissediyorum. haberlerde herifin teki diğer herifi 20 lira için bıçaklıyo öldürüyo hem de bak deşerek öldürüyo. öldürmelerin en büyüğü benim gönlümde. mükemmel derinizin üzerine keskin kırmızı yarıklar açabilseydim keşke. herbirinizin suratını kaşından itibaren dudak çizgisine kadar yaralayabilseydim keşke. yaralar iz bırakıp gitmezler yaralar hep kalırlar ilk günkü gibi bu yüzden aldım su geçirmez yarabantlarını herkesi deşip içine pirinçli dolma içi doldurmak için aldım. bana umut bile veremiyor. sevicem sevemiyorum. korkuyorum beni bağlayan şeyler var. zamanlar, insanlar, kulaklar, beyaz şeyler, çarşılar, destekli sutyenler var.
param yok. param yokken kaçırılsam bile önemi olmaz diyecek kadar değersiz hissediyorum. haberlerde herifin teki diğer herifi 20 lira için bıçaklıyo öldürüyo hem de bak deşerek öldürüyo. öldürmelerin en büyüğü benim gönlümde. mükemmel derinizin üzerine keskin kırmızı yarıklar açabilseydim keşke. herbirinizin suratını kaşından itibaren dudak çizgisine kadar yaralayabilseydim keşke. yaralar iz bırakıp gitmezler yaralar hep kalırlar ilk günkü gibi bu yüzden aldım su geçirmez yarabantlarını herkesi deşip içine pirinçli dolma içi doldurmak için aldım. bana umut bile veremiyor. sevicem sevemiyorum. korkuyorum beni bağlayan şeyler var. zamanlar, insanlar, kulaklar, beyaz şeyler, çarşılar, destekli sutyenler var.
desteklenmeyen sevgiler var. insanları paketleyip gitmesi gereken yere ulaştırmak isteyen kuryeler var. utanmadan yazacağım. kendi derdini düşün. herkes üzerine düşeni yapsa dünya hafifler ama hep bi muhalefet. ulan iktidar yok muhalefet. karnım acıktı muhalefet. tuvalete gidiyorum muhalefet. ısrar etme diyorum elli kere soruyo. bi kere daha sorunca ben bağırıyorum. ay şuram ağrıyo.
kime diyeceğim sen gözümdeki bebeksin. sen benim grönlandımsın. sen benim gecelerimin çileğisin. kim lan bu. (çileğine sıçiim)
asiri bunaliyorum. ilgim olmayan seylere canimi sikiyorum yok yere
ne olacak ödem olucam ödemÖDEMLİ
ne zaman dostum olacak
çünkü seni sevmiyorum bu yüzden yanına gelmiyorum. tiksindiğim iki insanı sevmeye başladım buna karşılık değer verdiğim değersiz bi insanı hayatımdan çıkardım. bu hafta inanılmazdı. iki kişi bana aşık oldu. birini hiç tanımıyorum. ¡mübalağa!
kocaman açıp ağzımı sevilmek istiyorum. timsahsın sen.
1 Kasım 2014 Cumartesi
11 Eylül 2014 Perşembe
çirkin bi sesle konuşuyorum. hiçbir şey yapmayalı günler oluyor. bugün adresi bilinmez çaresiz bi kadın sesini polise ihbar ettim. kadın imdat filan diyordu. sağım solum önüm arkam kilo iken daha da kilo almışım. evden bakkala bile çıksam iş yaptım diye seviniyorum. o boşluk duygusundan bir anlığına da olsa kurtuldum diye kendimi şanslı sayıyorum. gerçekten boş olmak nasıl bu kadar ağır hissettirebilir, gerçekten? gerekmedikçe kat kat giyiniyorum. çorap giymeyip bir yerden patlak veriyorum ve yine hasta oluyorum. anladın mı, yaz aylarında. sürekli. geçen hava bile 38 derece değilken koltukaltımın bana verdiği yetkiye dayanarak 38 dereceyi biraz geçiyordum. gerçekten sadece su içiyorum. yatağımda 3 litre su var. geceleri dilim damağım kuruduğunda kalkıp içiyorum. bazen geceler zor geçer. günlerdir japon restorantına gitmek istiyorum. bakıyorum da her şey şimdiki zaman. ama ben bu zamanın gerisinde, bi yerlerde diz çöktüm kuzu sayıyorum.
sütten kesildiğim günden beri yediğim her şeyi kusacakmışım gibi hissettim.
okuyacak kitap filan kalmadı. eski kitapları tekrar okuma köşemizde bu hafta otomatik portakal var. bi ara kitaptan filmleştirilen filmi izlemeyip kitapla yetinme hareketim vardı zamanla çürüdü. yine de ilk kitabı okumazsam içimden bir şeyler karşı çıkıyor.
iki sene kaldı.
sadece nasıl bir çocuk olduğumu ve çocuk kalbimin nelere şahitlik ettiğini hatırlamak için yazmıyorsam kadın değilim. yoksa bu kadar can sıkıcı şeyi yaşamak yetmezmiş gibi yazarken tekrar hatırlayıp ikinci defa yaşamak akıl karı değil. !çelişki!
güzel kız hep kazandı
güzel sevgiler güzel insanlar kazandı
biz hep izledik-ağzımız açık
sadece bi arkadaş istedim bi de sepetli bisiklet
sütten kesildiğim günden beri yediğim her şeyi kusacakmışım gibi hissettim.
okuyacak kitap filan kalmadı. eski kitapları tekrar okuma köşemizde bu hafta otomatik portakal var. bi ara kitaptan filmleştirilen filmi izlemeyip kitapla yetinme hareketim vardı zamanla çürüdü. yine de ilk kitabı okumazsam içimden bir şeyler karşı çıkıyor.
iki sene kaldı.
sadece nasıl bir çocuk olduğumu ve çocuk kalbimin nelere şahitlik ettiğini hatırlamak için yazmıyorsam kadın değilim. yoksa bu kadar can sıkıcı şeyi yaşamak yetmezmiş gibi yazarken tekrar hatırlayıp ikinci defa yaşamak akıl karı değil. !çelişki!
güzel kız hep kazandı
güzel sevgiler güzel insanlar kazandı
biz hep izledik-ağzımız açık
sadece bi arkadaş istedim bi de sepetli bisiklet
23 Temmuz 2014 Çarşamba
güneş ışığı gözlerimi kapayamamamı sağlıyor. sadece açmakla yetinmeyip gezdiriyorum. bir yerler buluyorum. insanlar uyanmış ben daha uyumuyorum. küçük çocuklar babasına bir şeyler soruyor ben saçımı jöleye buluyorum.
çıktım sıcak kaldırıma bastım. bir günlüğüne şöyle güzel bir kafamı dinledim. midem boştu ama sütlü şeyler içtim. kitap buldum bi tane. okudum biraz sonra sıkılıp insanları betimledim.
tıpış tıpış konuşan bir çocuğa denk geldim. ismimi gizledim muzipmişim gibi davrandım. nasıldı bu konuşmanın devamı, hatırlamam. ama güzel bir kafamı dinledim. meğer kafamın bana anlatmak istediği şeyler varmış neler varmış neler. gelecekte ne olacağını sordu, önüne bak dedim düşeceksin. düşünecek zamanı değil. izinleri varsa biraz yaşamak istiyorum koca koca bireylerin. ama
ama
olmayacağına eminim. yine de saldım çayıra. mevlam acaba ne zaman kayıra,
beynimi ortaya döküp üzerinde değişiklikler yapmak hoşuma gider oldu, tadından yenmeyen ikilemler içinde kaldım——gözlerim iyi görüyor her şeyi ama çıkışı bulamadım kayıştan bileklerde.
•bilek demişken ellerim meksikalı yerlilere layık baharatlar kokuyor ama bu benim saf, yerli kokum•benim bu•bu benim kokum•
süreya
6 Mayıs 2014 Salı
18 Nisan 2014 Cuma
artık hissetmiyor olabilir, emin olmak için koluma sigara basıcam.
franz kafka'dan nefret ediyorum.
her gün parmak uçlarımda seviyorum.
bu güzel bir şey, güzel olan şey,
ellerime karışık saçlarını dolamama itiraz etmemesi,
kafasını ellerime vermesi,
gözlerini kısıp, sanki güneşe bakar gibi, bakması. bana.,
yalnızca susması bir şeyler umar gibi.
tarihe gömülen atlar
deltalar
çok hafifçe, çok kü, çü, cük öpüyorum gözünün biraz altındaki kırışıklığı.
franz kafka'dan nefret ediyorum.
her gün parmak uçlarımda seviyorum.
bu güzel bir şey, güzel olan şey,
ellerime karışık saçlarını dolamama itiraz etmemesi,
kafasını ellerime vermesi,
gözlerini kısıp, sanki güneşe bakar gibi, bakması. bana.,
yalnızca susması bir şeyler umar gibi.
tarihe gömülen atlar
deltalar
çok hafifçe, çok kü, çü, cük öpüyorum gözünün biraz altındaki kırışıklığı.
15 Mart 2014 Cumartesi
"bu şehirde yoktu hiçbir mucize"
sıkıntıdan ölelim ama blog kirlenmesin
rica ediyoru!
erkeklere meyilli olabilir ne var bunda. sen de ananın karnına ilk düştüğünde pipin ve kukun bir aradaydı
ne o
gerildin
o şey olan okuyosa artık okumaz da burayı aşk sözü bilmiyorum
sana demedim sen dön önüne bunu okuyana saygı duyarım
tavuk yedim ama iyi yolunmamıştı galiba derisinde ağda izleri
üniye bi kapak atsak gerisi kolay
kal
k kal
ka l
ka l
k a l
burayı okuyan var mı
987
tabuda perişan kelimesini, dudu peri ve ali şandan anlattım
ne o
gerild
.............................................nnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo..........
hırka giydim burnumun içine yün kaçtı. alerjimi keşfetmem böyle başladı. sonra tavuk götü gibi yoldum hırkayı.....ama iyi olsun diye
i didnt destroyju bbyğrow up
but we dont care
we anladığım kadarıyla we just started
dont
care
dont
care
dont
care
dont care donut
jeremy
jesus
jesus dont want me for a sunbeam
jodie
jugband blues
julie
julien
jump they say
jumpin jack flaşh
junk of the heaürt
bizim mahalllle down town sizin maaale up town
dIIV dinlerken geriliyorum sanki balkondan hayalet girecek-miş gibi hisler göbeğimden aşşa fink atıyor --------------- mesela air kondişirin diyor havalı gazlı şeyler bunlar
oFFFFFFFf şafuldan mardy bum çıktı bu da bir çeşit patlama sesi
o zaman dinlemeyim diyorum kardeşim şafuldan çıkıyor
bu şaful ayarı İPPPPPPPODLArı çok bozdu
yani adama seçenek sun
neden sen karar veriyorsun
iPodddouch
yıllardır öyle o
kimse değiştiremedi ama bi dene istersen--
nnnnnnnnnnnnnNNNSFWNNO
bunu yayınlarsam şikayet kutumu doldurabilirsiniz ya da bir daha uğramayabilirsiniz seçim yours
(bu kız ingilizce kelime bilyoi)
korktuğunu kulaklarının orantısız kızarmasından anlayabilirsiniz. ama ben onu korkarken çok nadir gördüm. son birkaç ayda sadece bir kere gerçekten korktu, o da şeyinin korkusuydu. korkması da gerekmez illa. utansın (bunu da pek bilmez ya ne ise) ya da endişe duysun kulakları ele verir onu. geçen aydınlık bir sabahta durup düşündüm bunun üzerine. kulağını bir nebze kapatan saçlarının tonunu aradım kendi sözcüklerimle. balın içine pekmez damlamış rengi olduğuna da karar verdim böylelikle. bu renk onun tenine gider mi diye düşünmedim, gitmeseydi eğer, bu kadar düşünür müydüm. rengini. sonra bi zaman sonra, nerden estiyse bi de, saçlarını tarama işini banyodan önce mi yapıyor yoksa banyo esnasında mı sonra mı, buna karar veremedim. nerden bileceğim, kıvrımlarını mı saydım/elledim mi ipeklik ölçüsüne
bu o değil. bu başka.
sıkıntıdan ölelim ama blog kirlenmesin
rica ediyoru!
erkeklere meyilli olabilir ne var bunda. sen de ananın karnına ilk düştüğünde pipin ve kukun bir aradaydı
ne o
gerildin
o şey olan okuyosa artık okumaz da burayı aşk sözü bilmiyorum
sana demedim sen dön önüne bunu okuyana saygı duyarım
tavuk yedim ama iyi yolunmamıştı galiba derisinde ağda izleri
üniye bi kapak atsak gerisi kolay
kal
k kal
ka l
ka l
k a l
burayı okuyan var mı
987
tabuda perişan kelimesini, dudu peri ve ali şandan anlattım
ne o
gerild
.............................................nnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo..........
hırka giydim burnumun içine yün kaçtı. alerjimi keşfetmem böyle başladı. sonra tavuk götü gibi yoldum hırkayı.....ama iyi olsun diye
i didnt destroyju bbyğrow up
but we dont care
we anladığım kadarıyla we just started
dont
care
dont
care
dont
care
dont care donut
jeremy
jesus
jesus dont want me for a sunbeam
jodie
jugband blues
julie
julien
jump they say
jumpin jack flaşh
junk of the heaürt
bizim mahalllle down town sizin maaale up town
dIIV dinlerken geriliyorum sanki balkondan hayalet girecek-miş gibi hisler göbeğimden aşşa fink atıyor --------------- mesela air kondişirin diyor havalı gazlı şeyler bunlar
oFFFFFFFf şafuldan mardy bum çıktı bu da bir çeşit patlama sesi
o zaman dinlemeyim diyorum kardeşim şafuldan çıkıyor
bu şaful ayarı İPPPPPPPODLArı çok bozdu
yani adama seçenek sun
neden sen karar veriyorsun
iPodddouch
yıllardır öyle o
kimse değiştiremedi ama bi dene istersen--
nnnnnnnnnnnnnNNNSFWNNO
bunu yayınlarsam şikayet kutumu doldurabilirsiniz ya da bir daha uğramayabilirsiniz seçim yours
(bu kız ingilizce kelime bilyoi)
korktuğunu kulaklarının orantısız kızarmasından anlayabilirsiniz. ama ben onu korkarken çok nadir gördüm. son birkaç ayda sadece bir kere gerçekten korktu, o da şeyinin korkusuydu. korkması da gerekmez illa. utansın (bunu da pek bilmez ya ne ise) ya da endişe duysun kulakları ele verir onu. geçen aydınlık bir sabahta durup düşündüm bunun üzerine. kulağını bir nebze kapatan saçlarının tonunu aradım kendi sözcüklerimle. balın içine pekmez damlamış rengi olduğuna da karar verdim böylelikle. bu renk onun tenine gider mi diye düşünmedim, gitmeseydi eğer, bu kadar düşünür müydüm. rengini. sonra bi zaman sonra, nerden estiyse bi de, saçlarını tarama işini banyodan önce mi yapıyor yoksa banyo esnasında mı sonra mı, buna karar veremedim. nerden bileceğim, kıvrımlarını mı saydım/elledim mi ipeklik ölçüsüne
bu o değil. bu başka.
13 Şubat 2014 Perşembe
boşlukları israf ediyorum
bugünkü paçamıza yapışmaya meyilli köpeklere kemik atma görevimi başarıyla sonuçlandırdım. hamile bi kediye süt verdim. yemediğim lahmacunu da verdim. o da yemedi, ne yapsın.
bu aralar hayvanlarla aram iyi.
bugün 4 tane topal insan gördüm, bacaklarından biri ya kısa ya uzun olan adamlar. ikisine üzüldüm ikisine üzülmedim. bir tanesi kızı tarafından dışlanıyordu. dışarıdan bakılınca adam kızı takip ediyor gibi görünüyordu. üzüldüm adamın durumuna. babası olduğunu metroya kadar takip ettikten sonra anladık. çünkü işimiz yokmuş gibi. iddiaya bile girdik ben adam topal ve para kazanamadığı için çantayı çalacak gibi şeyler iddia ettim. tabi ki kötümserim. ayrıca bugün bir de dilendirilmek üzere sergilenmiş bacak gördüm. sergileme yöntemi o kadar iyiydi ki sadece bacağı gördüm; bacak dışında her şey beyaz giyinilmiş ve beyaz zemin üzerine oturtulmuş. yüzü bile sarılıydı. başında da bir kadın neden para vermiyosunuz der gibi sitemli bakış atıyordu.
metrodaki anonsa binaen (acil 0 rh+ kan gerekiyor) kan veresim geldi ama zamanımız yoktu, hem fenalaşırım falan benimle kıytırık eli titrek adamlar mı ilgilenecek, hiç. hem kızılay otttobüsünün önünde nöbette 3-5 ankaragücülü çocuk vardı (atkı bere kombini) tekinsizdi. ceplerimi yokladım. hemler hem.
rüyamda çocuklarımı kaynar kreşe atıp üzerine de çeri domates dilimleyip çorba yapıyordum. bu bir sevgi, siz^siz^ve sen anlamazsın. çünkü özel bir sevgi. betül anlar.
çocuk çorbası güzel kaynar. mis.
.
dondurmalı pastadan 4 tane (neden 4 neden 4 neden) mum üfledim. svit sikstiin (4x4). sevmediğim biri sevdiğim bi şeyi hediye edince gönlümce şımaramıyorum. hem boynuna atlamadıktan sonra hevesi de çıkmıyo. iyice bi sevinemiyorum şöyle.
çirkinmiş gerçekten, oysa onun adına yapılan karalamalara kulak bile asmazdım. yine, artık, yine asmam çünkü benim için en güzeli çirkinlerin.
baya da çirkin............çirkin............ çirkinlik parayla mı değil o zaman takıl.... çirkince...............
yeni insanlarla tanışacağım, belki tanışmayacağım, bir tanesini tanıyorum, yetmez. yeni insanlarla tanışacağım yoksa o ömrünün sonuna kadar benimle öğle yemeği yemez. sıcakkanlı ol diye durmadan tekrarlıyorum içimden. yine de becerebilirsem alâ.
bu aralar hayvanlarla aram iyi.
bugün 4 tane topal insan gördüm, bacaklarından biri ya kısa ya uzun olan adamlar. ikisine üzüldüm ikisine üzülmedim. bir tanesi kızı tarafından dışlanıyordu. dışarıdan bakılınca adam kızı takip ediyor gibi görünüyordu. üzüldüm adamın durumuna. babası olduğunu metroya kadar takip ettikten sonra anladık. çünkü işimiz yokmuş gibi. iddiaya bile girdik ben adam topal ve para kazanamadığı için çantayı çalacak gibi şeyler iddia ettim. tabi ki kötümserim. ayrıca bugün bir de dilendirilmek üzere sergilenmiş bacak gördüm. sergileme yöntemi o kadar iyiydi ki sadece bacağı gördüm; bacak dışında her şey beyaz giyinilmiş ve beyaz zemin üzerine oturtulmuş. yüzü bile sarılıydı. başında da bir kadın neden para vermiyosunuz der gibi sitemli bakış atıyordu.
metrodaki anonsa binaen (acil 0 rh+ kan gerekiyor) kan veresim geldi ama zamanımız yoktu, hem fenalaşırım falan benimle kıytırık eli titrek adamlar mı ilgilenecek, hiç. hem kızılay otttobüsünün önünde nöbette 3-5 ankaragücülü çocuk vardı (atkı bere kombini) tekinsizdi. ceplerimi yokladım. hemler hem.
rüyamda çocuklarımı kaynar kreşe atıp üzerine de çeri domates dilimleyip çorba yapıyordum. bu bir sevgi, siz^siz^ve sen anlamazsın. çünkü özel bir sevgi. betül anlar.
çocuk çorbası güzel kaynar. mis.
.
dondurmalı pastadan 4 tane (neden 4 neden 4 neden) mum üfledim. svit sikstiin (4x4). sevmediğim biri sevdiğim bi şeyi hediye edince gönlümce şımaramıyorum. hem boynuna atlamadıktan sonra hevesi de çıkmıyo. iyice bi sevinemiyorum şöyle.
çirkinmiş gerçekten, oysa onun adına yapılan karalamalara kulak bile asmazdım. yine, artık, yine asmam çünkü benim için en güzeli çirkinlerin.
baya da çirkin............çirkin............ çirkinlik parayla mı değil o zaman takıl.... çirkince...............
yeni insanlarla tanışacağım, belki tanışmayacağım, bir tanesini tanıyorum, yetmez. yeni insanlarla tanışacağım yoksa o ömrünün sonuna kadar benimle öğle yemeği yemez. sıcakkanlı ol diye durmadan tekrarlıyorum içimden. yine de becerebilirsem alâ.
bu soğukta insanları sevemem. elleri üşüse kollarıma sokasım gelir. salak şeyler hatırlarım, sokamam. onlar üşür ben bakarım. ben baya sıcağım.
farklı olayım derken saydam oldun diyor az bilinen indieci çocuk. doğru diyor, düz olsana. düz olmayanlar bu dünyaya çok fazla. benim bildiğim kadarıyla dünya farklılık barındıramıyor. farklılıklar olmasa, elde avuçta olan farklılıklar da olmasa, bas gidelim. durulur mu şurda.
yatağıma yattığımda 45 derecelik açıyla hep de aynı yerde duran o yıldızı görüyorum. hayır ona iyi niyet falan yollamıyorum. banyoda yakaladığım örümceği kavanoza koyduktan sonra iyi niyet mi kaldı. hem hava deliği açayım derken bıçağı bacaklarının 8'de 1'ine saplıyordum. iyi niyet bi daha uğramadı.
-
fırsatını bulduğum an romantikleşirim
ama iç imden
.
anlat onlara sen bir et'sin.
.
sıradaki serzeniş kime gelsin
beni telsizden de dinleyebilirsin
.
üç yıllık diş teli maceramdan sonra pırıl pırıl olacağı da meçhul dişlerimi ilk o göremeyecek o dediğimde dişlerime meraklı bir pirinç, iltifatları köpek dişlerimin güzel olduğu yönünde bir manyak hem de. olsun ben de insan'a gülerim ilk. kocaman gülerim fakat kaldırabilir mi
hadi eyvallah
farklı olayım derken saydam oldun diyor az bilinen indieci çocuk. doğru diyor, düz olsana. düz olmayanlar bu dünyaya çok fazla. benim bildiğim kadarıyla dünya farklılık barındıramıyor. farklılıklar olmasa, elde avuçta olan farklılıklar da olmasa, bas gidelim. durulur mu şurda.
yatağıma yattığımda 45 derecelik açıyla hep de aynı yerde duran o yıldızı görüyorum. hayır ona iyi niyet falan yollamıyorum. banyoda yakaladığım örümceği kavanoza koyduktan sonra iyi niyet mi kaldı. hem hava deliği açayım derken bıçağı bacaklarının 8'de 1'ine saplıyordum. iyi niyet bi daha uğramadı.
-
fırsatını bulduğum an romantikleşirim
ama iç imden
.
anlat onlara sen bir et'sin.
.
sıradaki serzeniş kime gelsin
beni telsizden de dinleyebilirsin
.
üç yıllık diş teli maceramdan sonra pırıl pırıl olacağı da meçhul dişlerimi ilk o göremeyecek o dediğimde dişlerime meraklı bir pirinç, iltifatları köpek dişlerimin güzel olduğu yönünde bir manyak hem de. olsun ben de insan'a gülerim ilk. kocaman gülerim fakat kaldırabilir mi
hadi eyvallah
26 Ocak 2014 Pazar
öznesi meçhul
anlamıyorum ölmeyecekmiş gibi yaşamak neden? anlamıyorum ölmeyecek gibi yaşamam neden? bazen her şey birbirine karışıyor ve ortada
iki seçenek varsa sen kesinlikle lanetlenmiş olanı seçiyorsun. bilmiyorum neden. anlamıyorum da.
sen
ya hadi ama
........
sen anlar mıydın
sen anlayabilsen burda olmazdın. senin yerin gökyüzü olurdu ve pembe hayaller.
duvarlar pembe tekrar söylüyorum.burası benim değil.ben buraya ait değilim tekrar ediyorum. burada kalmalıyım çünkü seçme şansım yok.
kusursuz bi şikayetçilikle yazıyorum ki büyüklük sizde kalsın.
yapmak istediğim o kadar şey var ki artık ne olduğunu ne zaman olması gerektiğini ayırt edemiyorum. bi süre sonra merak da etmiyorum ama
içime dert oluyor onu yapamamak. bilmeyip yapamadığım şeyler geliyor başıma üşüşüyor. yap bizi. biz neyiz. bak yapmak da istiyorum. sadece
söyleyebilirim ki, içim hiç rahat değil. ne yaparsam yapayım rahatlatamadım. ne olması gerek. her şeyi tam ve kusursuz yapmam mı gerek. zor.
acılı ve sancılı bir hayata bakamam. gözlerim acır. ya.
buraya koyduğum göz kapakları gelecek beni bulacak bir gün. o yüzden ya buradan ayrılamamam. bi saniye durmazdım. göz kapaklarının
hatrı var. saçma sapan bir şey uydurdum. şimdilerde ona itaatleniyorum. ne derse o. esas diyen benim. kendini kandırmak ötekileri kandırmak-
tan daha kolay. isteyince kandırıyorsun, isteyince kanıyorsun.
acıkmışlardı, sandviç yaptım. sonra kendime yaptım bir de. dayanamadım yedim işte. ve onlar her yeri pislettiler. ve onlar temizlemeden kaçtılar.
derin. derin en kullanışlı kumaş. öpünce ipeksileşiyor, hırpalarsan kanvaslaşıyor.
gelebilirdim yalan söyledim. neden söylemeyecekmişim. tırnak kadar halı böceği bile ölü taklidi yapıyor. ben de o kadar akıl yok mu, var.
hem belki o ölümden ben kimsesizlenmekten korunuyorum. ölüm bizi alırdı. hamamböceği neden korksun ölümden. nerden bilecek ölümü.
ya. düşün biraz bunları. o da can, sen de.
can can can. canım çekti bir kuple can. bonomo olan.
dişlek aynı zamanda gevzek. gelecek iki haftam bok gibi geçecek. bana tahsil edilmemiş konutumda bana tahsil edilmiş gibi derimi ısıtıcam. ısıtarak
şifalandırıcam. ne işe yarar. hasta olmadan iyileşmek. hasta olmanın tadına varamamak*
bayılırım kafasını kullanan kilinklere. hem ondan bir sürü şarkı doğar bi kere. ağzını geverek söylemediği şarkıları iştahla dinledim.anne ben
motoru yaktım! senin çöplüğünde ne var, ne var sanki.
çöplük demişken 4 yaşında kreşte. boğazıma bir çubuk sokarlardı benim gözlerim dolardı ve öksürürdüm. bunu düzenli olarak yapmaya
başladılar. herkese sokarlardı çubuğu kimse etkilenmezdi. sonra utandım, evet gözümün dolmasından. onların karşısında havalı ve sağlam olma-
lıydım. bu sefer öksürüp böğürmemeliydim. zorladım kendimi, kendimi tuttum. ve ağlamadım o an orada. insanlar görmesin. insan dediğin
iki beyaz önlükle dört yıldır hayatta olan 10-15 tane sübü. neyi saklıyordum onlardan bu yaşta? güçsüz olduğumu. güçsüz değildim aslında.
sevmedi orda beni kimse. bilmiyorum. benden kaynaklı. sevmedim kimseyi orda. kendi kanımdan başka. o geldi ya tabi beni susturmaya.
ortada bi şey yok halbuki. ben onu çağırmışım ağlama bahanesine. sevmişim onu. çok sevmek bu.
kopuyorum bu sefer en sağlam bağlarımdan. belki kopmam tam belli değil. iyice tutarsak birbirimizi ki ben çok çabaladım ilk defa. ilk defa kendim kadar sevdim. tabi ki sevdiğim yine benim.
bende. o kişi bende. sevmek, sevmek ses vermek. sevip sevilmek. heyecan vermek--sevdirmek. gruplaştırmak canını-etini-sıvısını. oluşmak, orada ve burada. sevinçlendirmek. daha da daha da. daha güzel bugün. bugünden daha güzel yarın.
çekmek. yeri, zamanı. haritayı. çektirmek. saçını başını-vedalarını. çekiştirmek. arkasını önünü ast-subayını. eteğini bacasını. çekimlemek. çenesini, kulağını. belki birkaç kelimeden.
bırakmak. aşağı yukarı bir pencereden. bıktırmak. sevmekten sevdirmekten. belki benden bıktırmak. gezdirmek bacağında köprüde. kucağında. bezdirmek. yine benden belki kendinden.
çoklamak. çok çok yaparak. belki birkaç besteyle. çoğullandırmak. lerle. lerlerle. benle. senle. bizle. meyveyle. çoklu olmak. köprüde barda. yahut bir kitapta. kaybolmak. ormanda. baharda.
sende kaybolmak. fena kaybolmak, kaybolmak fena. olan. olağan. olanca haliyle olağan. sensin. sensin olan. gitmeden önce kaybolan. kaybolduktan sonra ne işe. ne şüphe.
çekmek şüphe. şüpheye düşmek. abdest. koku. belki bir korku. düşmek, şağılara. oralardan yukarılara düşmek. düşmek-çıkamamak. çıkınlamak. çıktısını almak. kendinin. afişin-iğnenin.
kaçırmak. keçileri. treni belki. çişini kaçırmak. korkutmak. tenekeden yahut fasulyeden. sonuçta korkutmak. şeytandan. iblisten. yeşilden. kusturmak. nardan. çikolatadan. kusmak.
serumlamak-soyutlanmakta. kendinde de serumlanmak. alkolle. oksijenle. kapı kolunda.asansör boşluğunda. ışıklandırmak. korkularını hayallerini. kurumuş bir dalı. bir nota parçasını.
..............................dızzzzzzzrt. bir telefon. telefonda genç yorgun sekreter. geliyor musunuz saat onda diyor. hayır diyorum fişleri koparmışım. deli gibi sızlıyorum. kalbime elledim.
ellerimle birkaç delik. açmak. açarken karalamak. kara. kötü. belki de körkütüktü. bbbbbbilanço. kayınço. bacanak. tutanak. tutmalıydık.
burayı okuyorsa kızacak bana ama aramızda kalsın
alın bi tane
iki seçenek varsa sen kesinlikle lanetlenmiş olanı seçiyorsun. bilmiyorum neden. anlamıyorum da.
sen
ya hadi ama
........
sen anlar mıydın
sen anlayabilsen burda olmazdın. senin yerin gökyüzü olurdu ve pembe hayaller.
duvarlar pembe tekrar söylüyorum.burası benim değil.ben buraya ait değilim tekrar ediyorum. burada kalmalıyım çünkü seçme şansım yok.
kusursuz bi şikayetçilikle yazıyorum ki büyüklük sizde kalsın.
yapmak istediğim o kadar şey var ki artık ne olduğunu ne zaman olması gerektiğini ayırt edemiyorum. bi süre sonra merak da etmiyorum ama
içime dert oluyor onu yapamamak. bilmeyip yapamadığım şeyler geliyor başıma üşüşüyor. yap bizi. biz neyiz. bak yapmak da istiyorum. sadece
söyleyebilirim ki, içim hiç rahat değil. ne yaparsam yapayım rahatlatamadım. ne olması gerek. her şeyi tam ve kusursuz yapmam mı gerek. zor.
acılı ve sancılı bir hayata bakamam. gözlerim acır. ya.
buraya koyduğum göz kapakları gelecek beni bulacak bir gün. o yüzden ya buradan ayrılamamam. bi saniye durmazdım. göz kapaklarının
hatrı var. saçma sapan bir şey uydurdum. şimdilerde ona itaatleniyorum. ne derse o. esas diyen benim. kendini kandırmak ötekileri kandırmak-
tan daha kolay. isteyince kandırıyorsun, isteyince kanıyorsun.
acıkmışlardı, sandviç yaptım. sonra kendime yaptım bir de. dayanamadım yedim işte. ve onlar her yeri pislettiler. ve onlar temizlemeden kaçtılar.
derin. derin en kullanışlı kumaş. öpünce ipeksileşiyor, hırpalarsan kanvaslaşıyor.
gelebilirdim yalan söyledim. neden söylemeyecekmişim. tırnak kadar halı böceği bile ölü taklidi yapıyor. ben de o kadar akıl yok mu, var.
hem belki o ölümden ben kimsesizlenmekten korunuyorum. ölüm bizi alırdı. hamamböceği neden korksun ölümden. nerden bilecek ölümü.
ya. düşün biraz bunları. o da can, sen de.
can can can. canım çekti bir kuple can. bonomo olan.
dişlek aynı zamanda gevzek. gelecek iki haftam bok gibi geçecek. bana tahsil edilmemiş konutumda bana tahsil edilmiş gibi derimi ısıtıcam. ısıtarak
şifalandırıcam. ne işe yarar. hasta olmadan iyileşmek. hasta olmanın tadına varamamak*
bayılırım kafasını kullanan kilinklere. hem ondan bir sürü şarkı doğar bi kere. ağzını geverek söylemediği şarkıları iştahla dinledim.anne ben
motoru yaktım! senin çöplüğünde ne var, ne var sanki.
çöplük demişken 4 yaşında kreşte. boğazıma bir çubuk sokarlardı benim gözlerim dolardı ve öksürürdüm. bunu düzenli olarak yapmaya
başladılar. herkese sokarlardı çubuğu kimse etkilenmezdi. sonra utandım, evet gözümün dolmasından. onların karşısında havalı ve sağlam olma-
lıydım. bu sefer öksürüp böğürmemeliydim. zorladım kendimi, kendimi tuttum. ve ağlamadım o an orada. insanlar görmesin. insan dediğin
iki beyaz önlükle dört yıldır hayatta olan 10-15 tane sübü. neyi saklıyordum onlardan bu yaşta? güçsüz olduğumu. güçsüz değildim aslında.
sevmedi orda beni kimse. bilmiyorum. benden kaynaklı. sevmedim kimseyi orda. kendi kanımdan başka. o geldi ya tabi beni susturmaya.
ortada bi şey yok halbuki. ben onu çağırmışım ağlama bahanesine. sevmişim onu. çok sevmek bu.
kopuyorum bu sefer en sağlam bağlarımdan. belki kopmam tam belli değil. iyice tutarsak birbirimizi ki ben çok çabaladım ilk defa. ilk defa kendim kadar sevdim. tabi ki sevdiğim yine benim.
bende. o kişi bende. sevmek, sevmek ses vermek. sevip sevilmek. heyecan vermek--sevdirmek. gruplaştırmak canını-etini-sıvısını. oluşmak, orada ve burada. sevinçlendirmek. daha da daha da. daha güzel bugün. bugünden daha güzel yarın.
çekmek. yeri, zamanı. haritayı. çektirmek. saçını başını-vedalarını. çekiştirmek. arkasını önünü ast-subayını. eteğini bacasını. çekimlemek. çenesini, kulağını. belki birkaç kelimeden.
bırakmak. aşağı yukarı bir pencereden. bıktırmak. sevmekten sevdirmekten. belki benden bıktırmak. gezdirmek bacağında köprüde. kucağında. bezdirmek. yine benden belki kendinden.
çoklamak. çok çok yaparak. belki birkaç besteyle. çoğullandırmak. lerle. lerlerle. benle. senle. bizle. meyveyle. çoklu olmak. köprüde barda. yahut bir kitapta. kaybolmak. ormanda. baharda.
sende kaybolmak. fena kaybolmak, kaybolmak fena. olan. olağan. olanca haliyle olağan. sensin. sensin olan. gitmeden önce kaybolan. kaybolduktan sonra ne işe. ne şüphe.
çekmek şüphe. şüpheye düşmek. abdest. koku. belki bir korku. düşmek, şağılara. oralardan yukarılara düşmek. düşmek-çıkamamak. çıkınlamak. çıktısını almak. kendinin. afişin-iğnenin.
kaçırmak. keçileri. treni belki. çişini kaçırmak. korkutmak. tenekeden yahut fasulyeden. sonuçta korkutmak. şeytandan. iblisten. yeşilden. kusturmak. nardan. çikolatadan. kusmak.
serumlamak-soyutlanmakta. kendinde de serumlanmak. alkolle. oksijenle. kapı kolunda.asansör boşluğunda. ışıklandırmak. korkularını hayallerini. kurumuş bir dalı. bir nota parçasını.
..............................dızzzzzzzrt. bir telefon. telefonda genç yorgun sekreter. geliyor musunuz saat onda diyor. hayır diyorum fişleri koparmışım. deli gibi sızlıyorum. kalbime elledim.
ellerimle birkaç delik. açmak. açarken karalamak. kara. kötü. belki de körkütüktü. bbbbbbilanço. kayınço. bacanak. tutanak. tutmalıydık.
burayı okuyorsa kızacak bana ama aramızda kalsın
alın bi tane
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)