hukuksuz devlet hukuksuz insandan süregelir. yaşatır mirasını en üst mertebede. sen herkesten bağımsız sadece durmak istesen bile, duramazsın. bi yere itilirsin, ordan başka yere. çıkarın bitti mi kendin gidersin yine arkana bakmadan. terk-i diyar. tedbil-i mekan. ferahlık var mı bu tedbilde bu mekanda, sorsana o mirasçılara. soramazsın. ben hiç ferah değilim. amansız bir yokolma hastalığına tutuldum. nerede varsam orada yokum. beni gör, beni sor. beni hissetme çünkü ben hissettiğimden emin değilim.
tüplere konulmuş simli pembe parlatıcıları çok severim 00lerin başında. küçüçük çocuk kalpli bir insanken. şimdi yine seviyorum. evimizde istifçilikten süregelen son kullanma tarihi 15 yıl önce dolmuş bir sürü nesne var. şimdi farkediyorum, ya da işte, algım o yöne kaydı ki bu nesnelerin çoğu kitsch. minik bebek melek bibloları-parlak taşlı kapaklı el aynaları-kalpli ve sevgi sloganlı bozuk paracüzdanları-arabesk küpeler-kırçıllı terlikler-simli 3310 kılıfları hepsi birer kitsch harikası, sen ikiyüzlülerin yüzkarası, simli parlatıcı iki yıl önce yüz kıvırdığın kullanana aşağılayan gözlerle baktığın bir şeydi. şimdi dudağının en güzel süsü. sennnnnn, yüzlerin ikikarası. seni seviyorum.
osman kavala müebbet almış diyorum. biz o topa girmeyelim diyor. biz o topa girmezsek, yarın öbür gün bizim topumuza da kimse girmez, ne asist olur ne gol_____birlik zülme karşı değil midir, zülm milyonlarca yüz değiştirir. zülmeden ise hep aynıdır (maskesi düşmediği sürece)
"biz o topa girmeyelim. ekmeğimize bakalım. duymamıştık ki. hem zaten hiç görmedik. hem sonra, neden kefil olayım, kimseye olamam. kendime bile kefil olamam, yapmışımdır derim. hatırlamıyorsam kesin yapmışımdır."