çok sinirli olduğum durumlarda kendimi istediğim kadar iyi ifade edemiyorum, en büyük zayıflıklarımdan biri bu. çok bağırıyorum, ağlayasım geliyor (ve çoğu zaman ağlıyorum), kelimeleri doğru birleştiremiyorum ve bir cümle form edemiyorum. çok sinirli olduğum durumlar genelde çok haklı olduğum durumlar oluyor. yoksa durduk yere sinirlenen biri değilim (menstürel siklusumu tenzih edersek).
i-
tekrarlıyorum. insanlar iletişim kurmamalı. herhangi iki insan arasında bir etkileşim olmamalı, konuşmaya gelmeden göz teması, beden dili bunlardan bahsediyorum. nothing. no-damn-thing olmalı. herkes kendi başına dünyanın ona sunduğu maceralı meraklarla baş etmeliydi, hiçbi ortak noktada buluşulmadan-yolların hiçbiri çakışılmadan-kimsenin eli kimsenin tenine temas etmeden:::::::::,,,,,,,:::::::hala yapabiliriz bunu**gerektiğinden çok çok daha fazla insan var***üremeyip-konuşmayıp-tanışmayıp-yaşayabiliriz. temas bağımlılığı tamamen insan icadı bir şey......%%%%%%senle kol kola yürümek isterdim bu nasıl oluyor%%%%zaten deneseniz de baby maymunlarda denersiniz ay temas etmeyince beyninin hangi gyrusu gelişmeyecek acaba diye,,,,,, gerçek bilim ve gerçek biliminsanı kendini bilime feda edendir, kendini derken tam olarak kendi bedenini, beynini ve uzuvlarını,,,, yer mi yemez, çakma bilim şehitleri sizi. mezarınıza asit işesinler.
x- bozuk somon yedim ama bozuk olduğunu nereden bilebiliriz ki, nereden emin olabiliriz, belki hep böyle bi somondu o. hep daha ekşi ve daha şaaşalıydı, belki mutanttı ve böyle tad vermek istiyordu. tatsınlar ve onu yemesinler istiyordu ama bilemedi, hedo onun tadını sevdi. hala yerim ama midem biraz funni. emedur ve rennie çiğnemem lazım acilen.
rahatsızım kendimden, utanıyorum yapmadıklarımdan, aklım yapabileceklerimde, yapamadıklarım kabusumu kovalıyor, ayaklarım kanıyor rüyada, delik deşik, aynı yerden gerçekte kesildiği ama büyümüş kat be kat, yerle yeksan yerle kıpkırmızı pancar gibi şalgam gibi aşk gibi ruj gibi. ruh gibi değil çünkü ruh şeffaf bi pembe, çünkü insan toprak ve serpme, çünkü hedo lütfen böyle ötme, ötüyor işte. durduracak değilim kendimi, tekrar ediyorum. i cant form even a simple sentence tekrar ediyorum. her şey bunaltıyor ve nefes darlığım artıyor tekrar ediyorum. kuru toz inhaler mi ölçülü doz inhaler mi tercih ederdim bilmiyorum. astım hastası olacak mıyım bilmiyorum. içime doğan tek hastalık meme se-a, tekrar ediyorum yerinizden ayrılmayın show bitmek üzere, sahne sonu alkışını kaçırmayın, on kere-onbeş kere eğileyim öne, başım dimdik dururken, nasıl oluyor bu küvet ovalayışlar-ne kadar temizlesem de işlemiş içine amonyaklar vursunlar yüzüne.
her şeyi siz bu kadar zorlaştırdınız ben gördüm. oradaydım, izledim gizlice, sessizce, yorum yapmadan, her şey çok karıştı, burda ve bütün dünyada, hemen inandınız sesinizi duyduklarına ve dayanıştıklarına sizinle, herkes çıkarcıydı ama herkes tacizci. herkes değil ama herkes diye genelleyecek kadar çok kişi. benim kafam almaz rave filan kaldırmaz yani, hiç bilmem öyle şeyleri zaten baştan başa farklı hayatlarımız, ben sizi izliyorum sadece. şaşırıyorum sürekli, bazı sahnelerde midem bulanıyor bile, çok zorlarsam. ve siz zorlarsanız çok,,,,,,, bilmiyorum zor buradan bakınca, içinde olmak çok daha zordur eminim. kimse kimseyle iletişim kurmamalı işte. hep diyorum (3. kere)))))))))............ zor.