22 Şubat 2021 Pazartesi

the tale of two dreams

 dün gece 2 rüya gördüm (hatırladığım kadarıyla ofcorse)


ilki okuldaydı

üniversitedeyim ama teddeyim

lisenin kalabalık tanıdık koridorlarında tenefüste dolaşıyorum

tanıdığım ve tanımadığım insanlar, hocalar var

yanlış koridordan girip aşağıdan dolanıyorum

yeşimle karşılaşıyoruz ve çok üzgün, ağlamış

ona sarılıyorum sevgimi hissetsin istiyorum

sonra derse girmek için en üst kata çıkıyorum

sınıfa girdiğimde sınıf boş 

ders programından ingilizce ve bilgisayar dersi gibi bisey olduğunu anlıyorum

bilgisayar odasına gittiğiğimde hoca kapıda beni karsılıyor

ben de ingilizceme güvenerek kendimi açıklamaya çalışıyorum ama aksi ve şakacı bir tavrım var

sorry mam, here I am dont be that angry, I had some things to do falan diyorum

ortaokuldaki şişman çocuk sınıfta, yusuf alp idi ismi sanırım. biraz zayıflamış ama hala aynı çocuk

bi de murat var

dersi kaynatıyolarlar sanırım ben de onlara katılıyorum

okulda yürürken duvarlarda asılı tuvalleri görüyorum

ortada asılı kocaman çok güzel bir tuval var,

fantastic mr foxtaki tilki gibi bi hayvan var tabloda

çevresinde de manzaralar var ve ışık çok güzel ayarlanmış uzaktaki tarlardaki sarı ışığa hayran oluyorum. 

(geçen gün teddeyken neden resim yapma işini ciddiye almadığımı düşünüp hayıflanmıştım muhtemelen bunun bilinçaltımdaki etkileri) 

okul çok güzel ama içimdeki o yalnızlık hissi de var. 


ikinci rüya ise sadece bir mesaj ve hisler 

ege mesaj atıyor bana

mesaj ''benim insanım''

o anki hissimi düşününce revealed kelimesi aklıma geliyor uyandığımdan beri

ama ortaya çıkmak anlamında değil de rahatlamak gibi

çünkü o mesajı görünce rahatlıyorum iliklerime kadar

ama cevap yazmıyorum ya da gerek duymuyorum

tek ihtiyacım olan o iki kelimeyi ondan duymakmış gibi

aynı zamanda onu affetmeme yetecek iki kelime

başka hiç bir açıklamaya gerek duymadığımı hissediyorum

egenin dün koyduğu fotoğraflar beni tekrar ve derinden sarstı

onu kaybetmenin acısı sanki ömrüm boyunca benimle olacak gibi hissediyorum

kendimi o acıya bıraksam hala kaldırımda yığılıp kalacakmışım vücudumu ayakta tutamayacakmışım gibi hissediyorum 

sonra hayır diyorum

hayat işte bu 

hayat böyle sınayabilir insanı 

çok ve tek sevdiğin seni çok ve tek sevmeyebilir unutabilir 

sen ne yapacaksın bu durumda 

kaldırıma yığılıp kalmak çözüm değil

ameliyat çıkışı ağladığında o orda olmadığı içindi 

o aslında hiç bir zaman orda değildi

orda olsaydı da sonradan gitseydi daha mı iyi olurdu diye sordum kendime

erhan usta hoca mantığı bana iyi gelmiştir hep



melankoli değil acı bu

gerçek bi sevgiyi kaybetmenin acısı

üstünü kapatmak için en büyük yorganları seçmem gerek

uykuya dalıp uyanan bi acı