2 Şubat 2020 Pazar

bunu unutma





Dönüşüm hikayelerimizi yeniden yazdığımız zaman gelir
onları bahane ettiğimiz zaman değil

işte ben geldim yine ve yeniden ben
yeniye taş çıkartacak kadar görmüş geçirmiş ve istanbullu hissettiğim günlerdeyim
istiklalin hemen ilk ara sokaklarından birinde zencefil isimli tatlı yerde oturmuş almirayı bekliyorum
entelektüel hissiyatımı hiç bozuntuya vermiyorum.
yazabileceklerimi hiç düşünmeden parmaklarımı klavyede gezdiriyorum.
sen nasılsın hedo desem hemen cevap gelecekmiş gibi sorasım var
sen nasılsın hedo
geride bıraktıklarımız nasıl

karışık salata söyledim
nar ekşisi ve limon sosuyla
hayatımdaki tek karışıklık salata olsun istedim
bi kaç arkadaşımla görüştüm


alıp da başımı gitmelere varım artık
sevda kuşanıp yollara düşmeye
yaşama sevdasına, var olmanın hakkını vermeye,
hem izleyicisi hem oyuncusu olmaya yaşamın

hayatımdan bir ege geçti
hayatıma binbir çeşit renk soktu
renklerle oynadım, kendi rengimi ekledim, yeni renkler bulmak için
ama kirlendi gibi oldu sanki hepsi
grileşti en parlak renkler
canından çok sevsen de onun gözleriyle bakamazsın onun aklıyla yaşayamazsın
yaşamaya çalıştım
çoğunluğu hüzün içeren derin bi sevgi paylaştık
ben ona tarif edebileceğim her bir duyguyu hissettim
tarif edebileceğim her özelliğini sevdim
ne ara uzaklaştık göremedim
onun gözleriyle bakmaya çalışıyordum çünkü
onun cümleleriyle doğruya varır gibiydim hep
sen kendi renklerinin merceğisin
odak noktana düşenleri kırma sakın
bunu unutma
kazı hepsini karanlığına
kendi dalga boyunu ayarla
bozulabilir her şey bunu unutma
kendinden vazgeçerek başkasına ulaşamazsın bunu unutma
senin olsun alın terin
bunu unut
ma