28 Haziran 2017 Çarşamba

kalbime elleyecekti güya

demiştim elle. ellemene izin olan tek yer kalbim. en saf, pür-i pak duygularım içinde küspitlerin bilirsin anatomiyi bu yüzden severim. içimdekini bana öğrettiği için, duygularımı sakladığım kasaları bana gösterdiği için, normalden küçük humeruslar moralini bozabilir, bunu da sana anatomi öğretir hüznü yani.

ortak noktalarımız arttıkça endişem de artıyor/////saçma bilirsin////yine de artıyor/////yapma hedo. kendine gel. ya da gelme akışına bırak. bıraktın bir kere. ellemedi kalbine////biliyorsun o beceremeyecekti zaten. onun sadece vücudu vardı içi boş////duygudur kemiği besleyen nutricium////duygu olmadıkça silikondansın////it's ok to eat fish*coz they dont have any feelings? demiş kurt c. peki soruyorum sevgili hedoseverler; kurt c. vegan mıdır değil midir? realist veganizm? is this a thing? hadi beni aydınlat. sen sen ve sen tabii.

27 Haziran 2017 Salı

bütün sokak köpekleri, ezhel ve duygularıma ithafen

bi randa mahzunlaşıyorum bir anda şeytanlaşıyorum. hiç belli olmuyor değil mi ne zaman geleceği; bilsem durdururdum/bilsem kurtulurdum. yoğunlaşmayan bir insan olmak isterdim. 
7
ilim yayma cemiyetimize hoşgeldin sağdan döndürüyoruz ilimi
7                           /
köpek var bir tane fabrikada duran, bekçi gibi ama aslında bebiş bir golden, 6 yıldır falan bakıyoruz. birisi amcama hediye etmiş. oynamayı koşmayı ve sahiplerini çok sever. çok sık görmememe rağmen ben geldiğimde bile bayram eder. zaten bilirdim köpeklerin sahip sevgisini. gölge de çok sevmiş, o kadar sevmiş ki dedem öldüğü gün kaçmış fabrikadan. nereye gittiğini bilmeden gitmiş dedem gittiğinden. peşinden gitmiş belki de¿? 1 yıl boyunca bulan kişiler bakmış, sonra ordan da kaçmış. bir köye gitmiş. fabrikadaki işçiler şans eseri rastlamışlar ve geri getirmişler gölgeyi, gölge gelmiş gelmesine ama dedem hala yokmuş. gölge hep eksik hissetmiş. gölgelerde uyuklarken düşünmüş sahibini. 
7
yerde bir böcek buldum ölmüş. diri gibi duruyor. 6 tane bacağı, perfectly perfect bir kabuğu var. tüyleri de yerinde duruyor. onu balmumuyla kaplayıp dondurabilirim. bugün k-ır çiçekleri de topladım onlara da aynı muameleyi göstereceğim. gelincik toplayamadım çünkü yoktu!!!!
 7                                               /
nolur la nolur
la soğu benden
7
hayatımdaki iyi ve kötü şeyler dengede şuan, o yüzden duygularım da dengeli. ben kendime boş macera ararım, bu durumlarda arıyorum. drama olmadan yaşayamıyorum fucccc
7
kep atıp deüil bebeüim taş atıp eüil
7
ezheli çok seviyorum pek tabii aga b'yi de. türkçe rapi silkeleyip kendine getiren insanlardan ikisi/ yeni şeyler de deniyorlar auto-tune gibi. nefret ediciler nefret eder* eden olmuş gördüm. neden yaptığı şeyi alkışlamak, denemeye cesaret ettikleri için helel len demek yerine amerikan rapine özeniyonuz aq diyorsunuz. dünyada %100 özgün ne var ki? merak edip onlardan alıyorsA zaten piyasayı çok iyi takip ediyordur bu da işindeki ciddiyet ve emeği gösterir. bu angara bebeleri kendilerine göre yoğuruyo harmanlıyor zaten bu tarz şeyleri. çok da iyiler seviye olarak. üstüme düşmeyerek bunları söyleyebilirim sonuçta yaşım kadar hiphop dinlemişliğim var. eypioya da ufaktan göz kırpayım mangal ciğerli abim. seviyom la! 
sağcı solcu deüil önce insan ölür diyen biri nasıl kötü olabilir? ya da ne çinçin ne harlem tüm dünya mahallem diyen birine barış istemiyorsun nasıl denilir? utan! 
7
.............diyorum............................... kağıda ........geçmiş ......//////olsun. 

*haters gonna hate


23 Haziran 2017 Cuma


   Bizi biz kendimiz üzdük ve sifonu çektiler demiş şair. İyi, güzel de ben kendimi üzmek istemedim, istemiyorum.






8 YAŞINDAYSANIZ VE SİZİ SEVEN BİR HEDO VARSA HAYAT GERÇEKTEN ÇOK ZOR


ben çok yaralıyım. sorun bu mu? sorun benim sorunlar bulmam. sonra  hatırlamakta zorlandığım sorunlar hem de. yani gerçekten var olmayan, uydurulmuş sorunlar. ben dogu yu seviyor muyum? yoksa yalnızlıktan korktuğum için, (ki bilirsiniz çok korkarım) onunla birlikte olmayı seçen iki yüzlü kendini bile kandırmış bencil şımarık biri miyim? evet ben yalnızlıktan çok korkarım. ardı ardına kesilmeyen sevgililerim, belki de bu yüzden. yalnızım ve hep yalnızdım, böyle de kalacağım. her insan gibi, çoğu insan gibi. bundan kaçamam. ama hayatımda biri olursa her şey daha kolay olur sanıyorum ve her seferinde daha zor oluyor. ben bu ilişki işinde kötüyüm. hesapsız ve bencilim. bütün adımları onun atmasını bekliyorum. bana sarılmasını ve bırakmamasını istiyorum, ben bunalırsam bırakayım.
 özür dilerim  sevgilim
düşündüğüm kadar dengeli bir insan değilmişim
kendimi bilmiyorum kendime güvenmiyorum
özür dilerim

göründüğümden çok daha zayıfım. yeni insanlar tanıdığımda kendimi güçlü göstermeye çalışıyorum. güçlü, özgür, kimseye muhtaç olmayan. sonra o kişiye bağlıyorum kendimi, mutluluğumu, yaşamımın devamını, resmen sahtekarlık.

ben anlarım seni



sen anlarsın beni diyebilmek ne güzel birine. anlayın o birini. kolay bulunmaz


gel biz seninle Mevlana ve Şems olalım. Belki biz eremeyiz onlar gibi. Hoş onların da ortak yazdığı bir blogları yoktu. Ya da doğum gününde Mevlana Şems'e anı defteri tutmamıştır. Bence denk olduk şimdi. 

ne olursan ol yine gel
gelirken bana çiçek kopardıysan 
hiç gitme

kalbin zamanı varmış





Kelimelerin büyüsüne inanıyorum. Şiirin yaralayıcı gücüne, iyileştirici gücüne...

Yıllarca tartışılmış ya hani. Sanat, sanat içindir; toplum içindir. Ne o, ne o. 

Şiir ruh içindir. Ruhtan çıkar, beden tanımaz. Ruha girer. Ruhtur şiir, etli kemikli, kanlı canlı ruhtur hem de.  Kalp ağrısıdır da, can yoldaşıdır da...
Çok mu anlam yükledim yine? Tamam son bu. Şiir dengedir. Kelimelerle görülmeyen dengeler yaratmaktır. Ya da basit makinedir. Hani şu fizik dersinde görülen var ya, ta kendisi. Az kuvvet uygulayarak çok enerji yaratmaktır. İşte bu yüzden kelimelerin birlikteliğinden doğan güzellik tokat etkisi yaratır.

Kalbimin çürüğü geçti, omzumdaki burda demiyo
Kalbin zamanı varmış

Kedileri, köpekleri, kızı için peçete satan anneleri, anneleri, hastane koridorunda yere bakanları yalnız bırakanları, ara sıra onu, onları... acı, sarı ve uykulu geçiyo zaman. Arada, ara sıra omuzlarımı hatırlatıyosun, iki uyku arasında, dur biraz. sen hiç güçlü omuza lara bu kadar yakından baktın mı? dur biraz

Bu bölük pörçük alıntıladığım şiirin şaairini bana sevdiren Hedo üstadıma teşekkürü borç bilirim.
Geçti kalbimdeki ağrı, yine. İçime kapandım biraz. Biraz değil, baya. Evden çıkmıyorum. Pencere pervazına oturup sigara içiyorum. Hoşuma gidiyor mu, içmek değil belki ama içmenin yarattığı büyü. Bu da geçici merak etme. Sigara rol gereği hayatımda. Hepimiz rol üstleniyoruz.
 Aslında her insanın nasıl benzediğini fark ediyorum. Aynı acıları çekip kendimizi nasıl eşsiz sandığımızı fark ediyorum. Hem eşsiz olduğumuza hem de aynı bütünün benzer parçaları olduğumuza inanıyorum.  Hem merkezde olduğumuza hem de koca evrende koca bir hiç olduğumuza... Hiçliğin merkezinden Nasa'ya bir selam gönderiyorum. Hayat var burada da.



17 Haziran 2017 Cumartesi

varolun

az önce yazdığım bir şeyi betüle okudum, yanlış anlama yazmak benim için bir meslek değil, sessizdi oda okumaya başlayınca şaşırıp bir kaç saniyeliğine bana döndü. sonra telefonuna baktı tekrar. okuduğum şey bittiğinde dinledin mi diye sordum. nıçkk dedi. biraz zaman geçti neden dinlemedin diye sordum. başka bir şeyle uğraşıyordum dedi (muhtemelen instagram keşfetinden foto bakıyordu). okuduğum şey başkaları için güzel şeyler dilemek ve elindekilere şükretmekle ilgili olan burdaki bir blog yazımdı okumuşsundur belki. değinmeye çalıştığım şu, buraya yazmamın sebebi bu. yanımda duran insan ona sesli bi şekilde gelmeme rağmen beni görmüyor. bunun yanında buraya bir lakırdı fırlatıyorum ve kim olduğunu bilmediğim ama kontrol panelinde gördüğüm kadarıyla varolduğundan haberdar olduğum birkaç güzel insan bunu okuyor. onlar için bir şey ifade etmesi, benim yazımla dünyayı kurtarmam gerekmez, sadece okuyorlar. sadece benim sesimi duyuyorlar. bu çok güzel ve özel bi şey. internet deyip geçtiğimiz şeyi hep kötüye yorsak da e kaka desek de bence güzel şeylere imza atıyoruz. seviyorum ben nebllim. hadi öptüm.

15 Haziran 2017 Perşembe

tuttum süreyi tam 14 saniye nefesi

şimdi herkes istediği bir şey için bir adım atsın. hadi aynı anda ben kaldırdım bile ayağımı
hatta adım atmak yetmez herkes yürüsün yürüsün sonra su birikintisinden atlar gibi eski pörsümüş tercihlerinin üzerine şlaks diye atlasın. yönünü bulsun. artık herkes harekete geçsin. 
çok zaman kaybettik çoku zaman,
sen anlarsın beni. 

48:13 kısa süreli bellek

işten çıkmıştır gece 3'de sabah olmadan
otobüs bekliyodur
otobüs gelmez
taksiye biner, kazandığı 65 liranın 20 lirasını verir taksiciye
eve gider üzerindekileri çıkarır
kısa bir şortu vardır onu giyer
son sigarasını yakar ama uykusu kaçmıştır çoktan
belki aklına gelirim
o da ben napıyorum onu düşünür
uyuduğumu varsayar, uyumuyorum
aklından giderim
su içer
uyur
5:00

2 Haziran 2017 Cuma

hedoyla aç kalbinigöster kendiniköşesi

cemiyette pişmek önemlidir tekrar ediyorum pişememek de bi o kadar önemlidir. kimin yanında piştiğin, cemiyetinin makus talihi, senin mukus tarihin, cemiyetinin sosu senin kuru kuru gitmeyişin.
susuyorum acıkmaktan ziyade. susuyorum ama susturmuyorum kendimi, ben yazmazsam nasıl soğuyacak içim, sana sana ve onlara karşı. tekrar ediyorum, sana-sana ve onlara.

bloguma çiçek açtı, farketmişsindir o benden çok daha iyidir, hangi yönde söylemem; sen farketmişsindir. nasıl yakışmış buraya farketmişsindir, kalbime yakıştığı gibi. o yazar ben okurum o söyler ben dinlerim ben söylerim o dinler birbirimize şiirler okuruz çünkü biz bunu bir marifet biliriz bunu farkedemezsin sen.

hedoyla anı saati koysaydık purograma, bana küçükken dönek demelerini anlatmak isterim aslında dönek olmadığımı en azından asla kabül etmeyeceğimi, orta halli bir dünyalının doğduğundan beri bir takımı vardır değil mi genelde futbol sokak kültürüne mi ışık yakmışız anladığımız tek spor bu muymuş bilmem genelde futbol işte, babam galatasaraylı hoş, üniversitede girdiği iddaa sonucu beşiktaştan kaymış cimboma (döneklik genlerde mi dersin) içinde hep bi beşiktaş özlemi, çarşı ulan. ben de ömrümün ilk anarşisine bununla hayat vermişim (o zamanlar mücadeleci ve özgürlükçü olduğum çok kıyak zamanlar) babam bizi galatasaraylı yapmış, iyi güzel 7 yaşına kadar, aklımın ermeye başlamasıyla neden bu takım işi saltanatla yürüsün ki ben kendi takımımı seçerim ule dediğimi hala hatırlıyorum ne o şaşırdın? süper lig finalleri 2005, o zamanlar ilk olarak gsden fbye geçmişim, çünkü anarşi ya eski takımıma düşman takımı tutmalıyım ilkin....işte o gün fener bi takımla cimbom bi takımla maç yapacak kazanan şampiyon olacak falan ayaa, ikisi de kaybetti çocuk kalbim doğru hatırlıyorsa kaybetmese de bi şekilde iki takım da düştü gözümden. dedim ulan nerde 3. büyük? ben bundan sonra çarşılıyım!!! o gün bugün çarşılıyım. 3 büyükten nasibini almış çiçeği burnunda maçları asla takip etmeyen bir çarşılıyım, mesela geçen biz şampiyon oluncA haberde altta kayanyazıda gördüydüm. anlarsın ya umrumda değil morukkk anarkkkkiiii
bjk kalbimde büyük yerde. ama şu sıralar da kendi şehrinin takımını tutmayı sorguluyorum ve alternatif takımım gençler tabi ki amirimden aldık eli, ezhel faktörü de var. kendi yörene fanatik ol hiç değilse parodi bol ve kırmızı kara burası ankara. işte. önemli olan sevmek destek vermek, yeri gelince hakedince ankaragücüne de yürüyün len yiğitlerim diyorum.
önemli olan dürüst ve masum holiganlık^^