beklememem gerektiğini biliyordum. milyon kez söyledim kendimi garantiye almaya bayılırım almadım bu sefer dedim bakalım böyle nasıl oluyor????????????
olmuyo birader bildiğin yoldan şaşmayacaksın hayatın boyunca. gerçekten. yaptığın şeyde bir hayır var neden yolunu bozuyorsun salak salak deneyimler için. ne güzel izliyorsun ameliyatını kesiğini biçiğini kıldönmesini meme implantını, çalışıyorsun anatomine genetiğine even tho biyoistatistiğine. kalıyorsun bütüne ama geçiyorsun 91 ile. eee daha ne, aşk ne ulan? ne alaka şuan konumuzla? ha ölelim mi sevgisizlikten? haaayırrr, ama her şeyin adabı var. neden bi anda çıkıp gelen birine ömrünü döşemeye kalkıp hevesinin kursağında takılı kalmasıyla ORTAda kalıyorsun. ne gerek vardı kardeşim. üzüyorlar mı? sen de üz. heartbreakersa heartbreaker, friend zonedsa friend zoned. herkes ayağını denk alsın yaw bir şarkı vardı
akşama kadar zeki müren dinleyip hayatın geçiciliğini ve varolmanın dayanılmaz gavatlığını düşünmek gerekir.
eski güzel kafa rahat günlere döneceğim, kimse bana uymaz ben kimseye uymam? bilmiyorum mükemmel insanı arıyorum diye bunlar sanırım.
biri var büyüdüğümüz çevre aynı, aileler aynı, ataerkil (booo), üzerimde otorite kurmak istiyor, her şeyime karışmak her şeyimi yönlendirmek istiyor (booo), dünya görüşümüz tamamen farklı, birçok konuda ters düşüyoruz, ama ne hikmetse kaşını gözünü, bakışını seviyorum sevme şeklimizi aramızdaki (pamuk ipliğine bağlı) bağı seviyorum, bunun yeteceğini düşünmüştüm yetmedi AŞİYAN YOLLARINDAN SESLENSEM DUYAR MISIN tamam geçti özür dilerim zeki abiye eşlik etmeliydim, yetmedi işte napalım ama üzüldüm birkaç gece fena ağladım çünkü sadece bunlar da değildi, ben onu olduğu gibi kabul etmeye hazırdım (ula bu hedoya yapılır mı dünyanın en klişe ve zorlama aşkını yaşayacakmışım az kalsın)), dedim de bunu çok kere de yuttum istemediğim yönlerini, buna rağmen bana uzun ilişkiden çıktım, biraz yavaş olalım dedi. buna da ok dedim. sonra dedi ki, ben seninle yaralarımı sarıyordum. hayddaaa orda defter kapandı.
biri var, büyüdüğümüz çevreler farklı, bölümlerimiz aynı, hayat biçimimiz farklı, yaptığımız ettiğimiz gittiğimiz yerler farklı, ama yine ne hikmetse bunun da kaşını gözünü muhabbetini tavşan dişlerini seviyorum. ve fikirlerimiz görece daha uyumlu ve anlaşmaya uzlaşmaya müsait. bilmiyorum işler ciddileşince hedo topuklamak istemiyor bu kadar basit görmüyorum bu olayı ama kim olursa olsun farklılıklar belirginleşince hadi hala çabalıyorum desek bile sorunlar çıkmaya başlıyor. yine hüsran yine karın ağrısı. bu blogun bi yere gittiği yok ben kafamda bir şeyi oturtamadım ki zaten burda karalama defterime yazıyorum, hep yazıya dökünce basitleşir ya problemler. matematik sevgilim.
efulim. sevgiliyi sevgiliye efulim demek için istediğim doğrudur ve evîna min demek için.
7-8 gündür hiç ders çalışmıyorum ipin ucu kaçarsa tutamazsın hedo kendine gel sen tıbbiyelisin uleeen bu ne hal sevgilim. yarın başliycam zaten böyle çok sıkıcı ve boş iğrenç hissettiriyor. resim çiziycem. şimdi de bir film attırıycim. bugün passengers'a gittim 6/10 filandı o da yanık bakışlı çakır gözlü chris pratt hatrına yoksa hiç başarılı bir sci-fi değildi bence anacım.