sana söyliyemediklerimi karıncalara söyliyeceğim, bozkıra senden benden yalnız.
susuyoruz bak hep. söyliyemediklerimizi susuyor, bilmediklerimizi konuşuyoruz. bozkır senden benden yalnız, oysa yaratık dolu, yaşam dolu- ya karıncalar.
hep oturup cigara içiyoruz yetersiz, konyak içiyoruz yetersiz, en asıl yetersiz biziz, yalnızlığımız en yetersiz- ya bozkır.
ben, kadının biriysem sevilmeliyim, sen bilmezsin güzel miyim, bu en büyük güzelliğim senin bilmezliğin, duymazlığın- ya en boş dalmalar gözlerimizde.
bak, tozluyuz biz, çok tozluyuz- ya bozkır, bozkır yolundan kamyonlar geçerken kalkan toz.
o başka, yapışkan bizimki, yağmurlarla yıkanmaz
sevgi soysal-
hiçbir şeysizlikten saçlarımı sapsarı boyayacağım vücudumu kaplayacağım kapkara kumaşlara saracağım
derimi dövdüreceğim derimi subcutan yapılan ne varsa rengarenk dövdürmeliyim derimi inceli kalınlı iğneler girip çıkarken izin istesin bedenime
milyon kere yapılan hatalardan izin istemez benim için artık fark etmez e
nerede başlayıp bittiğini düşünürken savrulan düşünceler bedenlerle çarpışır
ölü vücutlar zamansızlıktan acıtır
ben amansız bir balkonda ayak parmaklarımı sıkıştırıp o soğuk demire
ankara sesleriyle güneşte
bacaklarım çıplak
sigara içmek isterim kitap okurken kaldırıp da başımı manzaraya kilitli düşünmeyi severim
ince bacaklarım olmalı bacaklarım
yanları kimseziz olan yanakları taşmalı
bazı yanaklardan sessizlik makas almalı
gizle eskittiğim ruhumu yalayın
zehirlenirsiniz sakın