30 Mart 2019 Cumartesi

içinde ben yokum

korku kafamızda kurduğumuz bir şey, hayal gibi. bir dış uyaran olmadığı sürece tamamen hayal diyebiliriz. rüya belki de, uyanamadığım, uğruna adaklar adanan, sevgiliyi hatırlatan ama o sevgili kendi dünyasında temizleme ritüelleri ve birtakım içe dönüş meditasyonlarıyla meşgul, sen dikkat dağıtan bir ögesin, yani öyleymişsin bugün öğrendin.
korkuyu bu şekilde bi kalıba soktuğumda hafifliyor hayal kurmadığım süre zarfında, sonra anlık, anlıktan biraz uzun, ne kadar hayal kurmaya devam edersem tekrar ağırlaşıyor. ativanım da bitti.

*bulup kulp mulp

ne kadar bekleyeceksin gerçekleştirmek için............../kendini, kedini, uğruna adakları, rüyaları, uyanmayı, halletmeyi, yerine koymayı, değiştirmeyi, değiştirmemeyi, süzgeçi, içinde balıkları, sahip olduğunu sandığın benliğini, her gün giydiğin ceketi, koltukaltı sararan tişörtü, yediğin portakal kabuklarını, ara öğünü, içlerinde enerjiyi, enerjisini verdiği yerçekimi, edip canseveri, plastikpalmiye ağacını hani üstgeçitte ortalıktan topladığı çok belli olan seyyar satıcı amcadan karşılığında 2 liraya aldığın birkaç oyuncak parçasından biri olan plastik yeşil nerdeyse iki boyutlu palmiye ağacını, koşuşturmayı, tırnak kenarı etlerini yemeyi, sırtını kaşımaya çalışmayı, ne zaman, kararmış dilim elmaları, plASTİK şişeden suyunu içmeyi, ne zaman gerçekleştireceksin, uyumayı, uçağa yetişmeyi, destek olmayı, destek olamamayı, üzülmeyi, ne zaman, 2 saniye farkla bir itfaiye aracının altında kalırsan_ya da polis kurşununa denk gelirse çelimsiz iman tahtan_

peki ne kadar daha bekleyeceksin, kaybetmemeyi göze almak için saklanmayı, kaybetmemek için nöronlarını, kaybetmeyi nöronlarını,

die immer lacht, ne demek? şuan çalan şarkının adı bu. bıktım bile bu şarkıdan. bir kereye mahsus

rüyamda bir paket ativan vardı pazar çantamın içinde, bilmiyordum doktorun verdiğini, ilk çantama baktığımda yoktu iki paket başka ilacın yanında, sonra tekrar bakıyorum ve oh doktor ativan vermiş deyip rahatlıyorum. bir psikayraiste gidip bir kulp bulup almam lazım ativan, minik kalbimi sedasyon için, o kadar da minik değil snaırım gün geçtikçe

kulp mulp bulup*

diyecek bir şeyim yok kafamdaki senaryoları haklı çıkarmak için, umarım hep yanılır anksiyetelerim, bacaksız anksiyeteler sizi, hiç olmadığı kadar yanılırsınız umarım ve tekrardan tek derdim iki kilo almış olmak ya da farmako sınavında bilmediğim ilaç isimleri görmüş olmak olur, tekrar tekrar teker teker söke söke işte o en son doğum günüme dönüp aynısını yaşarım, hediye olarak hediyeye, anlamlıi unutulmaz, hep orada,

∾∰∰∢

defterlerim kalbime açılan en derin ve en gerçek şeylerdi, 3 tanesi sevgilide, okudu mu bakıyor mu kolajlara, bilmem. ben onun bana verdiği defteri tek gecede okudum, bu kadar hızlı okumak istemezdim ama defteri hala bitirmediği için geri istedi, ben istemedim bir tanesi hariç hepsi bitmişti. bahramji maneesh'e ne demiştir acaba en son, yoksa bir arkadaşlığı ilerletmemiş midir bir dutch ile bir hindistan esintili iranlı? ne güzeldir farklılıktan açan güller, gelincikler, biz neden aksıyoruz sevgilim, neden yoruluyor yürürken bacaklarımız, neden dokunamıyorum kalbinin en ince teline_en hassas, oysa ben göğüs kafesime derinden bir çizik çekip sunmaya hazırım ruhunun seviyesinde bir yere; işte bunu istemezsin bilirim, biliyorum bir şekilde. hem söyledin hem daha çok çok şeyi söylemedin, ama söylemiyorsun, ben de söylemiyorum. sanki iki kralız satranç masası önünde, bir sonraki hamlesine tam karar veremeyen, ne yapsa ne dese ne sonuçlar doğuracağını kestiremeyen, özür dilerim senin yerine de konuştum, benim belki de ne sonuçlar doğuracağını bilemeyen, sen ise, sen sadece konuşmak istemiyorsun öylesine, benim her şeyi bu kadar paranoyaya sürükleyen.