17 Şubat 2018 Cumartesi

/////////evil s i yes to find a shore

yaklaşık bir ay önce ölümden daha hafif olan ama asla kabullenemeyeceğimiz bir şey öğrendik. günlerce göze uyku girmedi. korktuk hatta koyun koyuna yattık. yerimizden kıpırdayamadık ve sürekli ağlayıp yakardık. sonra işte o yaklaşık bir ay geçti aradan. silindi, her şey her küçük korku zerresi ve diğer duygularımız, her şey silindi. şuan kabullenmiş ve alışmış durumdayız. yıllardır içten içe tahmin ettiğimiz ama asla konduramadığımız şey gerçekmiş, gerçekten gerçekleşmiş. biz bunu öğrenmişiz bir yandan çok kızmışız bir yandan içimize su serpilmiş. artık biliyoruz. artık buna karşı duracak bir veri var elimizde. yıllarca kandırıldık ama artık yıllarca bununla savaşacağız. belki bir şey değişmeyecek ama elimizde çok boktan çok zavallı bir teselli var en azından. hiç. yoktan. iyidir.


"I'm a curse and I'm a sound
When I open up my mouth
There's a reason I don't win
I don't know how to begin"

3 Şubat 2018 Cumartesi

en büyük suçu işleyip teslim olmadım

sana bir keresinde sen güzel olan her şeyin teminatıydın demiştim, ya da yüzüne söylemeye çekinip kendime sakladım bu sözü bilemiyorum. içimden geçen buydu eninde sonunda. o kadar pişmanım ki sen yaşayan en alçak insansın. her defasında daha çok daha çok 
daha daha daha daha alçalıyorsun.
bunu söyleyebilirim çünkü benim küçük sistemimde birine ne kadar aşıksan ondan o denli nefret edersin. çünkü aşık olmak başlı başına bir uçurumdur buna teslim olmak seni öldürür, nefret etmezsen sen ölüsündür artık onun ellerine kendi kalbini koymuşsundur. bu yetmez her nefesin onun yaşamasına anlam katmak içindir mahvolursun o gününü daha güzel geçirsin diye. sen yokolursun ki senin yokluğun onu doğursun. falan filan. hal böyleyken benim bunu bir şekilde dengelemem gerekir işte orda sana duyduğum zavallı aşka karşılık sonsuz nefret boy gösterir. sen bu hikayenin romeosu değilsin majnun'u hiç değilsin. sende o yürek yok sende o sevgi asla olamaz. 
sana asla inanmadım ama seni tanımaktan kendimi alamadım. nasıl mı, her defasında seni çağırıp hadi birlikte izleyelim bu sefer bu güzelliği nasıl bozacak diye bekledim. hayır ben felaket tellalı değildim. senin felaket olduğunu anlamak için tellak olmayı bırak iki gözün bir beynin olması fazlaydı bile. sen elinin dokunduğu her şeyi soldurdun. ben yaşatmaya çalışırken sen benim nefesimdeki  buğuyu fazla gördün. suyum kalmadı ve sonunda ben de soldum.