25 Eylül 2017 Pazartesi

hiçbir şeyin şarkısı

bir şeyler kötüye gidiyor 
kötüye kötüye kötüye
çok kötüye

söyleyemedikçe büyüyor
nasıl söylesem bilemiyorum
bilemedikçe beni yiyiyor
yiyiyiyiyor
şaka yapmıyorum
oldukça ciddi
çay içiyorum ve düşünüyorum
gerçekten dayanamıyorum
kendimi yiyorum

kendimi parçalıyorum
seni üzmek istemediğim için
ama sen beni üzüyorsun bir şekilde
ne şekilde söze dökemiyorum
çıldırıyorum
ama sakin kalıyorum
dışardan beni tanıyamazsın
seni içime de almıştım
şuan biraz dışardasın
duygu çöküşü değil
kendimi ait hissettiğim şeyler
seni bundan uzak tutmalıyım
kendin anlamalısın
kendin geri çekmelisin
çok abarttığımı düşünsen bile 
benim için geri durmalısın
her şeyi tükettik
her şey bitiyor çıldırmak üzereyim
çok derindeyim
derinler daha sıcak
sıcak su çıkıyor kumu kazınca
benim içimi kazınca alev çıkıyor
kendimi buraya çivilemek istiyorum
bunu yazınca bitsin istiyorum
tarkanın hüzünlü ve anlamlı şarkıları gibi
tarkan gibi bitsin burada
her şey bittiği için

18 Eylül 2017 Pazartesi

all about nothng



format atmış gibiyim hayatıma, ya da yeni versiyonumu güncelledim appstoredan. nasıl değişiyoruz aslında, bazı yanlarımız da nasıl aynı kalıyor... açacağım bir sürü kapı var önümde, araladıklarım da var. hepsi de güzel duruyor uzaktan. mühim olan hep kapıdan nasıl geçtiğin


bu sefer aşık değilim.saf sevgi. o var . kalbim yorgunluğunu atamadı hala. bir de ciğerlerin yorgunluğu eklendi, ah canım organlarım. sigara dönemini kapatıyorum sevgili hedom, artık içimizi ferah tutabiliriz. şimdi ilk hedefimiz dişleri eski beyazlığına kavuşturmak. sen de bırak yoksa dayanamam muhittini seninle sigara tüttürürken görür ağlarım.

böyle yazmak isterken yazamamak kötü. yazıya dökmelik şeyler değil kafamdakiler, toplasan hepsinden birer cümle olur. örneğin kendi değer yargıları olan insanlara imreniyorum hep, bu gün fark ettim. ben de olgunlaştıkça diğer insanlarının doğrularının benim doğrularımla aynı olması gerekmediğini fark ediyorum. kendi doğrularımı yaratmak eğlenceli aslında. kendini inşa etmek.


mind-building

9 Eylül 2017 Cumartesi

cotton candy crimeS

hiçbir şey yapmak istemiyorum
byny yazmak da istemiyorum çğnkü sanırım by saatte bir şe yapılmaz tavana bakıp hayatımdaki öncelik verilmesi gerekilen şeyleri düşünürken uyuyakalmalıyım onun yerine kolum ağrımasına rağmen bunu tek parmağımla yazıyorum
flaked'in ilk sezonunu bitirdim diziye karşı önyargılıydım 2 bölüm izleyip aleyhinde big homiyle tartışmıştım. ana karakteri yani chip'i haksız ve bencil buluyordum. bence hala haksız ve bencil. homi anlayışlıydı çünkü sanırım onda biraz kendini görüyor (homicim eğer görmüyorsan ve bunu okuyorsan en yakın mahkemeye başvurup bu yazdığım için tekzip yazısı isteyebilirsin ya da ne isteniyosa ondan) hala haksız olduğunu düşünüyorum ama bi an izleyesim geldi işte. homiye yazdım. im durni i will talk to you dedi. durni for drunk.
classic as furni. furni for fuck.

şşşş

yarın yani bugün..,den sonra okyl başlıyo holy fuckng second grade. bos'un 2/3ü içerde son andaki gelişmelerden sonra. mevo iS in bitchz. alara kalbimde en baş köşede her gün sınıfta görmeme gerek yok. hep benimle,//bunu ilk sen okuyacaksın diye yazmıyorum gerçekten öyle olduğu için yazıyorum.     her an burnunun dibinde bitmeye de hazırım ayrıca. kurtuluşu olmayan yoldur hedo. sevdikleri için I(onun sevdikleri)I


bunu editliyruom hem de 2 saniye sonra çünkü hala bir şey istiyorum hem de çok fena ama ne olduğunu bulamadığım için içimdeki dağları taşları deliyorum. yazarsam beynimdeki kırıntılar ortaya çıkar diye düşünüyorum hala çıkmıyor. çişim var çişimi tutuyorum. şuan yazılarımın pacific daylight time'a göre yayınlandığını farkettim sağdaki kutucuk içinde yazıyor o dilime göre 16:51de yayınlamışım yani bunu editlemeye başlamadan 2 saniye önce 16:51'in bilmemkaçıncı saniyesindeymişiz. seven ne yapmaz. ne yapar ne yapar eder ne yapmaz. seviyorum o korkuyo her zaman cesur olup koşuyorum onlar koşmuyor bu dediğim genel ama her zaman geçerli. goddamit ugiye kaç ayda seni seviyorum dedirttim biliyor musunusSssSssSS. 7 fln. o da yanlışlıkla ağzından çıkıverdi onu dedikten bi hafta sonra yine ortalıktan kayboldu ve bu 7 ay içinde benimle okulum bitince evlenmeyi düşünüp vazgeçti soooracığıma mühendisken pilot okuluna geçti, yalovada eiğitim aldı, istanbula yerleşti. bunlar olurken beni seviyor muydu, bilmem. bilmem için söylemesi mi gerekirdi, hayır. söylemesini neden bu kadar istedim. çünkü amk neden söylemesin? söylemek varken neden söylemesin. ofF çok saçma bunu paylaşmak bile istemeyebilirim yarın. her şeyi açık açık yazıyorum gel burayı oku ulen. ilk defa sözcük oyunu bile yapmıyorum. pacific daylight time'ın bana verdiği yetkiye dayanarak hayatımda hiç sarhoş olmamış ağzıma içki bile sürmemiş bir insan olarak, bunları şuan bilincimi hiç zorlamadan ne varsa ne yoksa yazıyorum. ugi!, hala tam isim veremem ama o bilir kendisini, ulan labunya herif! sen hiçbir şeye değmezmişsin. değeceğini düşündüm çok klişedir değil mi sende diğer insanların göremediği göreceğimi de düşündüm. sen ne yaptın! hiçbir şey. HİçBİr ŞEy! period. the end. finito. son. sen kılını bile kıpırdatmadın lan. o kadar parazit o kadar gelişigüzel bi insansın ki. sen benim için hiçbir şey yapmadın. hiçbi risk almadın ve yine de beni suçladın. her şeyi düzene sokmaya çalışmakla her şeyi kontrol etmekle suçladın! düzenli olmak ile suçladın for fuck sake. gelgit gelgit gelgit. bi kere de gitmeseydin ulan. bi kere de başta düşünmeden ettiğin lafları aklına getirip düşünseydin ve lan ben bu lafların arkasında durmalıydım deseydin. demedin. sen korkağın tekisin ama yeni bi haber değil değil mi bu. sen zaten bunu kabullenmiştin ve bana söylemiştin.
yanlış anlama gururun okşanmasın senin hakkında yazdığım için. senden nefret bile etmiyorum artık. seni görmezden bile gelmiyorum. bunu okuyup düşündüklerimi bilsen bile umrumda olmaz şuan sadece içimdekini dışarı atıyorum. yüzüne söylemenin fayda etmeyeceğini aylar önceden düşündüğüm şeyleri şuan sadece içimde ne kalmış ulan her şey çıksın diyerek buraya yazıyorum. bitti. içimdekiler bile bitti ne olduğunu tam kestiremediğim şeyleri bile bitirdim şuan. sen işte bu iki paragraf kadarsın. hatta bu sana çok bile.

1 Eylül 2017 Cuma

bir delinin armutlu günlügü




aidiyet üzerine hep çok düşünürüm. bir yere veya topluluga ait olmak, icinde buluundugun her neyse parcası olmak. tek basına kendin olabiliyoken ait oldugun yerde egreti durmamak.

 aile gibi burası dedi almira gecen gün. sitede biriyle karsılas yeter ki, sonra bak bakalım sonu gelir mi soruların. her seyini bilmek isterler, biz de ailecek biraz antisosyal, sözlüye kalkmıs gibi oluruz. oysa hepsini severim. armutlu insanı güzeldir. yazdan yaza süren bi birliktelik, gücünü eskittigi yıllardan alan bi samimiyet. bütün genclerin cocuklugunu görmüs büyükler. abartma diceksiniz tamam ama biraz dinleyin, gücünü hic kaybetmeyen bi masal benim icin armutlu, büyüsemde büyüsüne hep inandıgım. 

6 saat sürer ankara armutlu yolu. fıstıklıya gelirken sag tarafta orhan veli imzalı tabelayi okuruz her yıl aynı hevesle; "fıstıklıya dogru denizi göreceksin, sakın sasırma" . sonra mahsus mu olur bilmem ama sasırırım cünkü ankaranın sarısına alısan gözlerim ferahlar, masmavi. sonra narlıya geliriz, cok sirin bir yerdir ismi gibi. bizim buralar hep meyve ismi iste heheh.  deniz fenerini gören o kücük restoranda oturup köfte yeriz.  ninem deniz fenerini izler, ben denizi, kedileri ve gelen yemekleri. yemek seviorum iste kardes bilen bilir.  sonra cok kısa bir yolumuz kalmıstır, dönemecli bi ucurum armutlu narlı arası. her seferinde kac dönemec gectigimizi saymaya calısır, yediye gelince sıkılır bırakırım. ah benim bu vazgecislerim.  sonra o mütevazi köprü üstündeki yazı cıkar karsımıza yolun üstünde; "armutluya hos geldiniz" . arka tarafinda ise "armutluya yine bekleriz" yazar. yaz sonu hüznü diye bir sey varsa o yazıdır. neyse biz henüz hos gelme kısmındayiz, atlamak olmaz . 

dünyanın bütün topraklarını seviyorum, hepsi degerli. topragi kirleten insan. insanın da degerlisini seviyorum. ama armutluyu ayrı seviyorum. abartılarımı, romantizmimi mazur görün. charles dickens olsa nasıl anlatırdı armutluyu bilmem ama en sevdiginiz yazarı düsünün, nasıl ısıtırsa icinizi, armutluda benim hikayemin yazarı. 


sonra siteye varırız. bi yanım arkadaslarımı arar balkondan, bi yanım da düzenliligi elden birakmayarak esyalarımı yerlestirir özenle. sonra dısarı atarım kendimi. bir keresinde emirhana böyle sürpriz yapıp karsısına cıkmıstım, haberi varmıs gelicegimden. nasıl bozulmustum, sen 6 saat yol heveslen sürpriz yapıcaksın diye, bebe ögrensin gelicegini. 


böyle ballandıra ballandıra anlatıyorum ama aslolan baska, armutlunun kalp agrısı vardır, ankaranın güven duygusu. hep kalbim kırılırdı burda. bütün narinligimi özenle saklayıp yaz icin biriktirirdim heralde. merdivene oturup aglamıstım bir gece mesela, hala o merdivene bastıkca gece, kendi kücüklügümü orda bulurum. sonra hep oturdugumuz bank vardı emirhanla, kendimden utanmayip yıllarca selam verdim o banka. simdilerde bank yüzünü denize ceviriyor ben de yolun sonuna dikiyorum gözlerimi. 
 

emirhan benim bahanemdi, yıllarca bu yüzden unutmadım. yazmamın tek elle tutulur bahanesi oydu. alıskanlıktı ve tabi ki asktı, ilk hem de. 
simdi dünyayı dolasıyor gercek anlamıyla, ve ben eskiden onun büyüyüsünü hayran hayran izlerken simdi baska bir bilgim yok. dünyayı geziyor. 

bu yaz cok güzeldi gercekten. icime sindi bu yaz. nasıl sanslıyım bilmezsiniz, almi var diye. onunla hic bi sey yapmadan dert edinmeden düsünmeden oturup sigara ictik karsılıklı.güzelim benim derim bazen icimden ona. attigi tüm kahkahaların kaydettim zihnime. en kötü yazımız böyle olsun. 

kac kisiden duydum bu yıl armutlunun baska oldugunu, nereye gidilirse gidilsin buranın yerini tutmadıgını. tek deli ben degilim yani.

bu arada bu gün bayramın ilk günü. hala kalkıp hazırlanmadım tembel tembel yatıyorum. babamla ben kaldık burda sadece. annemler istanbula gitti. ev gereksiz sessiz.  sitenin cocukları bütün evlere kart hazırlamıs bayram icin. üstüne de cicek koymuslar. Semuçin Ailesine yazmışlar bir de. Temuçin i anlatmak icin canım çıktı oysa. Ne kadar güzeller cok hosuma gitti. ne varsa cocuklarda var desem mi.